31 Temmuz 2010 Cumartesi

Çiftlerde şampiyon belli oldu!

Enka Arena'da gerçekleştirilen organizasyonda Daniilidou-Woehr çifti, final maçında merkez kortta Maria Kondratieva (Rusya)-Vladimira Uhlirova (Çek Cumhuriyeti) ikilisiyle karşılaştı.

Daniilidou-Woehr ikilisi maçın ilk setini 6-4 alarak 1-0 öne geçerken, ikinci seti 6-1 kazanan Kondratieva-Uhlirova çifti, durumu 1-1'e getirdi. Bu sonuçla müsabakada ''süper tie break'' seti oynanırken, burada rakiplerine 11-9 üstünlük sağlayan Daniilidou-Woehr çifti, maçı 2-1 kazanarak turnuvanın şampiyonu oldu.

Karşılaşma sonunda düzenlenen ödül töreninde Daniilidou-Woehr ve Kondratieva-Uhlirova çiftlerine kupalarını Tenis Federasyonu Başkanı Ayda Uluç, başkanvekili Cengiz Durmuş ile PTT Genel Müdürü Osman Tural verdi.

TEKLERDE PETKOVIC'I YENEN VESNINA, FİNALE YÜKSELDİ
Tekler yarı final maçında Alman Andrea Petkovic'i yenen Rus Elena Vesnina, finale yükseldi.

ENKA Arena'da merkez kortta yapılan karşılaşmada Petkovic, ilk seti 6-1 alarak 1-0 öne geçerken, Elena Vesnina ikinci seti rakibine sayı vermeden 6-0 kazandı ve skoru 1-1 yaptı.

Büyük bir çekişmeye sahne olan son sette iyi başlayan Petkovic, ilk 3 oyunu aldı. Ancak oldukça etkili bir mücadele ortaya koyan Vesnina üst üste 5 oyun alarak, 5-3 öne geçti. Bu sefer Alman Petkovic de peş peşe 2 oyun kazanarak durumu 5-5 olarak eşitledi. Oyuncular, daha sonra karşılıklı birer oyun alırken, set ''Tie break''e gitti. Bu bölümde rakibine 7-2 üstünlük kuran Rus raket, seti 7-6 kazanarak mücadeleden 2-1 galip ayrıldı ve finale çıkmayı başardı.

Elena Vesnina, yarın oynanacak final maçında vatandaşı Anastasia Pavlyuchenkova ile karşılaşacak.


Kaynak:Habertürk

"Resmen delirdim"

İspanya'nın Barcelona kentinde devam eden 20. Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda bayanlar 100 metre engellide Nevin Yanıt altın madalya kazanarak, bu branşta ilk madalya kazanan Türk atlet olarak bir ilke imza attı.

Şampiyonada, 100 metre engelli seçmelerinde ve yarı finalde yaptığı yarışları da birinci olarak tamamlayan Nevin, finalde de rahat bir birincilik elde etti. 2. olan İrlandalı Derval O'Rourke'ye 2 salise fark atan Nevin, 12.63'lük dereceyle yarı finalde geliştirdiği 12.71'e indirdiği Türkiye rekorunu bir kez daha kırdı.

İlk defa bir Avrupa Şampiyonası'nda piste çıkan Nevin, yarışın ardından kendini yerlere atarak büyük bir sevinç yaşarken, saha içinde Türk bayrağı ile attığı tur tüm stat tarafından uzun süre ayakta alkışlandı.

Nevin, Türk basınına yaptığı açıklamada, "Resmen delirdim. Gerçekten çok büyük bir mutluluk. İstediğim, hayal ettiğim şeydi. İnanmayacaksınız belki, ama 12.63 diye bile yazmıştım. Piste çıkarken de (ben yapacağım) dedim" dedi.

"Tabi ki derece için değil altın madalyayı kazanmak için çıktım ve ekranda Nevin Yanıt yazınca deliye döndüm" diyen 24 yaşındaki Türk atlet, "Gerçekten çok güzel bir mutluluk, bunu hak ediyordum, çok çalıştım. Ne olursa olsun pes etmedim, yılmadım. Emeğimin karşılığını aldım. Onun için şükrediyorum, anne baba sizi çok seviyorum" ifadelerini kullandı.

Oldukça heyacanlı ve halen altın madalyanın şokunda olduğu gözlenen Nevin, "Yarış bittiğinde kazandığımı bilmiyordum. O an sadece finish çizgisini geçmeyi düşünüyordum. Gerçekten şu anda bile ben ne yapmışım diyorum. Hayalim çıkıp çizgiyi önde bitirmekti, daha sonra orada ismimi görünce, Cüneyt hocanın havaya fırladığını görünce ve Türkiye bayrağı gelince bir şeyler yaptığımı anladım. İsmimi görünce tamam benim dedim" şeklinde konuştu.

Nevin, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Hayalim oldu, hayalimdeki derece oldu. Kendimi çok daha iyi yerlerde görebiliyorum. Keşke şu anda Dünya Şampiyonası yapılsaydı. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Sanki rüyadaymış gibiyim. Ben yarın haberleri görünce inanırım. Sanki öğle uykusuna yatmışım kaldıracaklar gibi."

Yarışa, antrenörü Cüneyt Yüksel ve eşinin hediye ettiği ay yıldızlı kolye ile ay yıldızlı küpeler ve kırmızı beyaz ojeler ile çıkan Nevin, "Evet, herşeyimle bu finale hazırdım. Türkiye'ye bu yakışırdı ben de altın madalyayı aldım geliyorum" dedi.


Kaynak:Habertürk

Nevin tarih yazdı!

AYRINTILAR GELİYOR


Kaynak:Habertürk

Atletizmde büyük başarı!

Milli atlet Nevin Yanıt, İspanya'nın Barcelona kentinde devam eden 20. Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda bayanlar 100 metre engelliyi 12,71 saniyede koşarak, kendisine ait Türkiye rekorunu geliştirdi ve finale yükseldi.


Kaynak:Habertürk

Görmemek için kör olmak lazım!

/ DIŞ HABERLER / Erdem KELEŞ

Bayanlar 20 yaşaltı Dünya Kupası'nda Almanya-Güney Kore mücadelesinde az kalsın bir hakem skandalı oluyordu. Almanya'nın 5-1 kazandığı mücadelede durum 4-1 Panzerler lehine iken direkten dönen topu eline alan ve tekrar oyuna başlayan Güney Koreli savunma oyuncusunu görmeyen hakem, Alman oyuncuları adeta şoka soktu.

 VİDEO'YU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN!!!

Pozisyona uzun süre itiraz eden Almanlar'ın imdadına yardımcı hakem yetişti ve orta hakemi uyararak pozisyonun penaltı olduğunu söyledi ve Panzerler bu penaltıyı da gole çevirerek maçı 5-1'lik rahat bir skorla kazandı.


Kaynak:Habertürk

F.Bahçe'nin adı hırs olsun!

Sarı-lacivertli kulübün aylık resmi yayın organı Fenerbahçe dergisinin Ağustos sayısında röportajı yayımlanan Kaya Peker, Fenerbahçeli olduğunu vurgulayarak, ''Fenerbahçeliyim. Futbola ilgim eskiden daha fazlaydı, sonradan azaldı. Ancak, Şükrü Saracoğlu Stadı'nın boş hali bile insanı heyecanlandırıyor. Sezon başladığında gidip maç izlemek için sabırsızlanıyorum'' ifadelerini kullandı.

Efes Pilsen'den Fenerbahçe Ülker'e transfer olan Kaya, ''Arkadaşlarımın ve çevremin çoğu Fenerbahçeliydi. Sokakta karşılaştığım insanlar bile çok olumlu tepkiler veriyor. Bu durum beni çok mutlu ediyor ve beni daha da çok motive ediyor'' şeklinde görüş belirtti.

Avrupa Ligi'nde iyi gruba düştüklerini belirten Kaya, ''Çünkü çok daha güçlü takımlar vardı ve bunlar dışarıda kalmış oldu. Ben sorunsuz bir şekilde 2. olacağımıza inanıyorum ve bence grup Barcelona'da oynanacak olan maçlara kalacak gibi görünüyor. Bu sene Avrupa'da çok başarılı olacağımıza yürekten inanıyorum. Öncelikli hedefimiz ise ilk 8'e girmek'' şeklinde görüşlerini aktardı.

Kaya, ''Taraftar takımın normal gücünü 2-3 katına çıkarabilecek kapasitede bir taraftar. Bu nedenle de maçlara gelip takıma destek vermeleri çok önemli'' değerlendirmesinde bulundu.


Kaynak:Habertürk

Dikkat! Stoch konuşuyor!

Sarı-lacivertli kulübün aylık resmi yayın organı Fenerbahçe dergisinin Ağustos sayısında röportajı yayımlanan Slovak futbolcu, ''Fenerbahçe'nin, Avrupa'nın en önce gelen kulüplerinden biri olduğunu ve ayrıca dünya çapında kalite sahibi futbolcuların Fenerbahçe'de forma giymiş olduğunu biliyordum'' şeklinde görüşlerini aktararak, camiaya iddialı mesajlar verdi.

Slovakya'da başlayan kariyerini İngiltere ve Hollanda'nın ardından şimdi Fenerbahçe'de sürdürecek olan 21 yaşındaki Stoch, ''İlk başta oynamak, bir performans sergilemek, goller atmak istiyorum ve kesinlikle burada şampiyonluk yaşamak istiyorum'' ifadelerini kullandı.

Türkiye liginde hızlı futbol oynandığını ve yüksek kalitede oyun sergilendiğini bildiğini anlatan Stoch, ''Bunlar da benim oyun tarzıma yakın bulduğum şeyler. Elbette zamanla ligi daha iyi tanıyacağım'' değerlendirmesinde bulundu.

2010 Dünya Kupası'nda formasını giydiği Slovakya Milli Takımı'yla, son Dünya şampiyonu İtalya'yı yenmenin kendilerine mükemmel duygular yaşattığını anlatan Stoch, ''Hedefim, 2014 yılında Brezilya'da yapılacak Dünya Kupası kadrosunda da yer almak. Onun, Güney Afrika'dan daha iyi geçeceğini umuyorum'' dedi.


Kaynak:Habertürk

Alex çok rahat!

Alex, Fenerbahçe Televizyonu'na yaptığı açıklamada, İsviçre'nin Young Boys takımıyla yapacakları turun ikinci karşılaşmasını kazanarak, play-off turuna çıkmak istediklerini dile getirdi.

İlk maçtaki oyunun kendilerini de tatmin etmediğini ifade eden Brezilyalı oyuncu, şunları kaydetti:

''Young Boys ile yaptığımız ilk karşılaşma için söyleyecek çok fazla bir şey yok. Çok olumlu bir futbol ortaya koyamadık. Fakat bizim için avantajlı bir skor olduğunu söyleyebiliriz. Saha içinde düzeltmemiz gereken durumlar var ve bunları zamanla çalışarak mutlaka düzelteceğiz. Rövanş karşılaşmasında yine karşımızda çok istekli ve disiplinli bir takım bulacağız. Amacımız ikinci maçı taraftarımızın da desteği ile kazanarak bir üst tura çıkmak. Bunu yapabilecek güçteyiz ve Young Boys'u eleyeceğimizden şüphemiz yok.''

Teknik direktör Aykut Kocaman ile birlikte oyun anlayışı ve antrenmanların değiştiğini dile getiren Alex, ''Ben açıkçası bu yeni oyun anlayışına çok uzun sürede alışacağımızı düşünmüyorum. Sahadaki diziliş olarak çok farklı bir uygulama içinde değiliz, antrenmanlar ve oyun anlayışımız tamamen değişti. Fakat saha içi diziliş çok fazla değişmediğinden hocamızın anlayışına adapte olmamızın uzun zaman alacağını düşünmüyorum. Zamanla çalışıp kendimizi geliştiriyoruz. Umuyorum en kısa zamanda hocamızın istediği seviyeye geliriz ve futbolseverlere güzel futbol izletirken sahada da istediğimiz sonuçları alırız'' ifadelerini kullandı.

Young Boys ile oynayacakları rövanş maçının kendileri açısından büyük önem taşıdığını kaydeden sarı-lacivertli oyuncu, şunları söyledi:

''Taraftarımızın desteğini bekliyoruz, gelsinler ve bizimle birlikte olsunlar. Aynı zamanda ben taraftarımızdan biraz da sabırlı olmalarını istiyorum. Çünkü rakibimize de saygı duymalıyız ve biz de yüzde 100 hazır değiliz. Bunu bilerek saha içerisinde mücadele ettiğimiz zaman ve taraftarımız da bunun bilincinde olduğunda bizim adımıza olumsuz bir maç olmayacağını düşünüyorum. Evet eksiklerimiz var, ama bu maçtan galibiyetle ayrılacak gücümüz de var.''

Rakipleriyle yapacakları karşılaşmasının taraftarla buluşma maçı olduğuna da değinen ve bunun ayrı bir heyecanı olduğuna dikkati çeken Alex, ''Bu, taraftarımızla kendi stadımızda buluşacağımız ilk maçımız olacak. Tüm takım bunun keyfini ve heyecanını yaşıyoruz. Taraftarımız bize sezon boyunca sahip çıkar, hep destek verir ve biraz da sabırlı olursa biz de emin olsunlar ki olumlu bir şekilde geri dönüşü onlara vereceğiz ve çok güzel günler yaşayacağız'' dedi.


Kaynak:Habertürk

Kulüpten onay çıktı!

Lyon Teknik Direktörü Claude Puel, golcü oyuncuları Batefimbi Gomis'i Sarı-lacivertli kulübe satacaklarını açıkladı.

Fenerbahçe aradığı golcüyü buldu. Sarı-lacivertliler uzun süredir peşinde oldukları Lyon'un yıldızı Batefimbi Gomis'i her an renklerine bağlayabilir.

Zira, Lyon Teknik Direktörü Claude Puel yaptığı açıklamada Gomis için Fenerbahçe'nin transfer teklifi yaptığını doğruladı. Lyon'un hafta sonu katılacağı ve Celtic ve Milan gibi takımlarla karşılaşacağı Emirates Kupası öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Puel, Gomis'in gidişine izin verdiğini bunun takıma olumsuz yansımasının olmayacağını vurguladı.

Puel, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Transfer haberleri doğru. İki kulüp (Fenerbahçe ve Lyon) görüşmelerini sürdürüyorlar. Eğer Batefimbi bizimler kalmak isterse bu mükemmel olur. Ancak ekonomik göstergeleri de göz önünde bulundurmak zorundasınız. Tabii ki, İşin ekonomik tarafı ve sportif tarafı var. Bir oyuncunuzun ayrılmasına izin verdiğiniz zaman sportif yönden olumsuz etkilenmemeniz lazım. Ancak biz bunun böyle olmayacağını düşünüyoruz" dedi.

Lyon geçtiğimiz sezon Gomis'i St. Etienne takımından 14.2 milyon euroya 4 yıllığına renklerine bağlamıştı. Fenerbahçe'nin ise Gomis için Fransız ekibine 13 milyon euroluk bir teklifte bulunduğu ve Lyon'un da bu teklife sıcak baktığı öğrenildi.

6 Ağustos 1985 La Seyne-sur-Mer, Fransa doğumlu olan 25 yaşındaki Senegal asıllı Fransız yıldız Gomis, St. Etienne formasıyla gösterdiği başarılı performansla dikkatleri üzerine çekti. 2005 yılını Troyes'da kiralık olarak geçiren ve 13 maçta 6 gol atan Gomis, 2006/2007 sezonunda 34 maçta takımı adına 13 gol attı.

2007/2008 sezonunu 36 maçta 16 gol atarak geçiren Gomis, bir sonraki sezon 47 maçta 16 gol atarak sezona damgasını vurdu. 29 Temmuz 2009'da Lyon'a transfer olduktan sonra 2009/2010 sezonunda 51 maçta 15 gol kaydeden Gomis, Fransız futbol tarihinde St. Etienne'den ezeli rakibi Lyon'a transfer olan 6. futbolcu olmuştu.

Gomis, Fransa Milli Takımı'nın da formasını giyiyor. Gomis, 27 Mayıs 2008'de Ekvador'la oynadıkları hazırlık maçında ilk kez giydiği milli forma altında 2 gol kaydetti. Gomis, Zinedine Zidane'dan sonra ilk maçında iki gol atma başarısı gösteren ilk oyuncu olarak milli takım tarihine geçmişti.





Kaynak:Habertürk

Rekora yüzecek!


Dünyanın en uzun mesafeli yüzücüsü olmayı hedefliyor.

Eski milli yüzücü Alper Sunaçoğlu, İzmir Kuşadası’ndan çıkıp Yunanistan’ın başkenti Atina’ya yüzerek gitme denemesi yapacak.

Asıl hedefinin İtalya’nın Sicilya Adası’na yüzerek gitmek olduğunu ifade eden Sunaçoğlu, “Bu projemizi seneye erteledik. Bu kez 15 Ağustos’ta Kuşadası’ndan başladığımız yüzme maratonunu 30 Ağustos’ta Yunanistan’ın Başkenti Atina’da tamamlamayı planlıyoruz. Atina’ya indikten sonra Zafer Bayramı’nda Selanik’te bulunan Atatürk Evi’ne yürüyerek gideceğiz” dedi.

380 KM YÜZECEK
Yüzme maratonu boyunca iki rekoru kırmak amacında olduğunu söyleyen Sunaçoğlu, “Bu zamana kadar dünyanın en uzun mesafeli yüzen adamı 125 kilometre yüzmüş. Biz bunu 380 kilometreye çıkaracağız. Aynı kişi hiç durmadan 38 saat yüzebilmiş. Biz 40 saat olarak bu rekoru da kıracağız” şeklinde konuştu.

Rekor denemesini devlet desteğiyle yapacağını kaydeden Sunaçoğlu, “Gençlik ve Spor Müdürü Yunus Akgül ile görüşmelerimi yaptım. Kendileri sonuna kadar her türlü desteği vereceklerini söylediler. Malzemelerimizi ve teknik ekibimizi tamamladığımızda, Yunanistan ile de bürokratik prosedürleri haletliğimizde maratona başlayabileceğimizi ifade ettiler. Kendilerine spora ve sporcuya verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum” diye konuştu.

REKOR İÇİN GÜNDE 15 SAAT YÜZÜYOR
Rekor denemesi için günde 15 saat yüzdüğünü belirten Sunaçoğlu, “Zamanı kilometreye endekslediğinizde günde 30 kilometre kulaç atarak antreman yapıyorum. Bu süreçte dengeli beslenmeye ve biraz kilo almaya çalışıyorum. Deneme esnasında 15 kilo vereceğim tahmin ediliyor” şeklinde çalışmalarından bahsetti.


Kaynak:Habertürk

İşte F.Bahçe'nin yeni golcüsü!

Lyon Teknik Direktörü Claude Puel, golcü oyuncuları Batefimbi Gomis'i Sarı-lacivertli kulübe satacaklarını açıkladı.

Fenerbahçe aradığı golcüyü buldu. Sarı-lacivertliler uzun süredir peşinde oldukları Lyon'un yıldızı Batefimbi Gomis'i her an renklerine bağlayabilir.

Zira, Lyon Teknik Direktörü Claude Puel yaptığı açıklamada Gomis için Fenerbahçe'nin transfer teklifi yaptığını doğruladı. Lyon'un hafta sonu katılacağı ve Celtic ve Milan gibi takımlarla karşılaşacağı Emirates Kupası öncesi basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Puel, Gomis'in gidişine izin verdiğini bunun takıma olumsuz yansımasının olmayacağını vurguladı.

Puel, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, "Transfer haberleri doğru. İki kulüp (Fenerbahçe ve Lyon) görüşmelerini sürdürüyorlar. Eğer Batefimbi bizimler kalmak isterse bu mükemmel olur. Ancak ekonomik göstergeleri de göz önünde bulundurmak zorundasınız. Tabii ki, İşin ekonomik tarafı ve sportif tarafı var. Bir oyuncunuzun ayrılmasına izin verdiğiniz zaman sportif yönden olumsuz etkilenmemeniz lazım. Ancak biz bunun böyle olmayacağını düşünüyoruz" dedi.

Lyon geçtiğimiz sezon Gomis'i St. Etienne takımından 14.2 milyon euroya 4 yıllığına renklerine bağlamıştı. Fenerbahçe'nin ise Gomis için Fransız ekibine 13 milyon euroluk bir teklifte bulunduğu ve Lyon'un da bu teklife sıcak baktığı öğrenildi.

6 Ağustos 1985 La Seyne-sur-Mer, Fransa doğumlu olan 25 yaşındaki Senegal asıllı Fransız yıldız Gomis, St. Etienne formasıyla gösterdiği başarılı performansla dikkatleri üzerine çekti. 2005 yılını Troyes'da kiralık olarak geçiren ve 13 maçta 6 gol atan Gomis, 2006/2007 sezonunda 34 maçta takımı adına 13 gol attı.

2007/2008 sezonunu 36 maçta 16 gol atarak geçiren Gomis, bir sonraki sezon 47 maçta 16 gol atarak sezona damgasını vurdu. 29 Temmuz 2009'da Lyon'a transfer olduktan sonra 2009/2010 sezonunda 51 maçta 15 gol kaydeden Gomis, Fransız futbol tarihinde St. Etienne'den ezeli rakibi Lyon'a transfer olan 6. futbolcu olmuştu.

Gomis, Fransa Milli Takımı'nın da formasını giyiyor. Gomis, 27 Mayıs 2008'de Ekvador'la oynadıkları hazırlık maçında ilk kez giydiği milli forma altında 2 gol kaydetti. Gomis, Zinedine Zidane'dan sonra ilk maçında iki gol atma başarısı gösteren ilk oyuncu olarak milli takım tarihine geçmişti.





Kaynak:Habertürk

Türk tenisinin 1 numaraları!

Onlar Türk tenisinin 1 numaraları. İkisi de çok fedakârlık yaptı, zorlu yollardan geçti, İstanbul’da tutunabilmek için çok emek harcadı. Şimdi karşılığını alıyorlar. Dünya sıralamasında daha önce hiçbir Türk tenisçinin ulaşamadığı noktaya geldiler. Marsel İlhan erkeklerde en iyi 100 tenisçinin arasına girmenin eşiğine geldi. Çağla Büyükakçay ise kadınlarda ilk 200’deki ilk ve tek Türk tenisçi.


MARSEL İLHAN


2011’DE EN İYİ 50 TENİSÇİDEN BİRİ OLMAK İSTİYOR
Neredeyse üç yıl önce ilk röportajımızı yapmıştık Marsel İlhan’la. Büyük bir ulusal gazetenin onunla yaptığı ilk röportajdı bu. Heyecanlı ve daha önemlisi umutluydu. İstanbul’da kurduğu yeni yaşamdan, tenisteki geleceğinden umutluydu. “Gelecek hafta dünya sıralamasında 350’nciliğe çıkacağım” diyordu gözleri parlayarak. 2007’ye  Profesyonel Tenisçiler Birliği (ATP) sıralamasında 700’lerde başlamış genç bir tenisçi için bu büyük bir sıçramaydı. Henüz Türkiye’de çok az kişi ismini biliyordu.


Aradan üç yıl geçti. Marsel İlhan (23) Türkiye’de tenisi tanıtan bir numaralı isim haline geldi. Hülya Avşar’ın bile önüne geçti bu konuda! Şaka bir yana, öyle 700’lerde  ya da 300’lerde değil artık. Birkaç aydır dünyanın en iyi 100 tenisçisi olmanın eşiğinde.


Artık öyle ufak kasabalardaki 25-50 bin dolar ödüllü turnuvalarla yetinmiyor. Sıralamasının gerektirdiği şekilde, milyon dolar ödüllü Masters serisine katılıyor. Bir yandan da grand slam turnuvalarında boy gösteriyor. O günlere nazaran çok daha iyi imkânlarla seyahat ediyor. Bir kere, yalnız değil. Beş yıldır antrenörlüğünü yapan Can Üner her daim yanında. Menajeri Cem Bayram da bazıturnuvalarda onlara eşlik ediyor. İstanbul’a döndüğünde ise Yeşilyurt Spor Kulübü’nün kortları hep hizmetinde, fizik kondisyoneri emrine amade.


“Üç yıl önceye göre ne fark var” sorusuna, “Aslında küçük farklar var” diye başlayarak yanıt veriyor: “Kortta daha hareketliyim. Servislerim biraz daha hızlı. En önemlisi de,
uzun süren maçları kaldırabilecek bir dayanıklılığa kavuştum. Kazandığım 5 setlik maçlar bunun açık bir kanıtı.”


İLK 100’E GİRMESİ AN MESELESİ
Bir de tabii sponsor konusu var. Bu yıla kadar Can Üner elinde dosyasıyla kapı kapı
dolaşıp sponsor adaylarını ikna etmeye çalışıyordu. 2010’un başında Turkcell ile bir
yıllık anlaşma yaptılar. Bu sayede dünya sıralamasında ilk 150’ye girince, 50 bin TL’lik
bir ödüle hak kazandı. İlk 100’e girerse bu sefer de 75 bin TL alacak.


Can Üner, öğrencisi Marsel’in aşama aşama ilerlemesinden gayet memnun: “İlk 100’e doğru sindire sindire ilerliyor. Belki bu hedefe daha erken ulaşsa ilk 100’de tutunamayacaktı. Daha önce hızla ilk 100’e girip sonra sıralaması aynı hızla düşen çok isim gördük. Marsel’in onlardan biri olmasını istemiyorum.”


Marsel perşembe günü bir aya yakın sürecek Kuzey Amerika seyahatine çıkıyor. Önce Cincinnati, sonra Montreal’deki Masters serisi turnuvalarının elemelerine katılacak. Ardından yine ABD Açık. Bu üç turnuvada alacağı sonuçlar Marsel’i 80 ila 90’ıncılığa taşıyabilir.


Ama asıl büyük hedef 2011’de diyor Can Üner: “Kasım ve aralıkta yoğun bir yükleme
programı uygulayacağız. Gerekirse dünyada ilk 100’de yer alan bir antrenman partneri
getireceğiz. Gelecek yıl hedefimiz Marsel’i ilk 50 arasına çıkarmak. Düşünün, dünyanın en iyi 50 tenisçisinden biri olacak!”


BİR GRAND SLAM İZLEDİ VE HIRS YAPTI


Marsel İlhan, her profesyonel tenisçinin rüyasını gerçekleştiriyor: Grand slam  turnuvalarında oynuyor. “İlk kez 2008’in ocak ayında Avustralya Açık’ı seyrettim. Gerçekten grand slam turnuvalarında bambaşka bir ortam var. Kalabalık nedeniyle bir korttan diğerine bile zor gidiyorsunuz” diyor İlhan. İki yıl öncenin seyircisi Marsel geçen yıl Wimbledon elemesinde yine kaybedince hırsından ağlayacaktıadeta. Üst üste kaybettiği beşinci eleme maçıydı. Asla vazgeçmedi. Daha da hırslandı. Nihayet kısır döngüyü ağustos ayında New York’ta ABD Açık’ta kırdı. Elemeleri geçmekle kalmadı, birinci turda da Belçikalı Rochus’ü 3-2 yenmeyi başardı. Aynı başarıyı bu yılın başında Avustralya’da tekrarladı. Wimbledon’da yine ikinci turu gördü. Üstelik iki maçta 42 ace atmayı başardı.

ÇAĞLA BÜYÜKAKÇAY

ANTRENÖRSÜZ ZAFERDEN ZAFERE KOŞUYOR

Adana’dan İstanbul’a gelen o çekingen küçük kız gitti artık. Onun yerinde çok daha olgun, çok daha tecrübeli bir Çağla var. Çağla Büyükakçay (21) geçen yılın başında
devraldığı “Türkiye’nin 1 numaralı kadın tenisçisi” bayrağını sımsıkı tutuyor. 2009’un haziran ayında Kadınlar Tenisçiler Birliği (WTA) dünya sıralamasında 293’üncülüğe
yükselip İpek Şenoğlu’nun rekorunu kırmıştı.


Tam da Alaattin Karagöz’den ayrılıp antrenörsüz kaldığı bir dönemde bunu başarması biraz şaşırtıcıydı ama Çağla bu geldiği noktayla yetinmedi. Turnuvadan turnuvaya koşmayı sürdürdü. Geçen haftaki WTA dünya sıralamasında 187’nciliğe kadar tırmandı.


Peki nasıl yaptı bu aşamayı? Çağla, iki yıldır çalışmalarını Garanti Koza  sponsorluğundaki Clubİstanbul Enka Tenis Akademisi’nde sürdürüyor. Türkiye’de  bulunduğu dönemde akademinin olanaklarını kullanıyor. Ama bir önemli faktör de,
bu sezonun başında Avustralya’da yaklaşık iki ay kamp yapmasıydı: “Gold Coast’ta deneyimli antrenör John Banes ile neredeyse günde altı saat sadece tenise yoğunlaştım. Biraz zayıf forehand’imi geliştirmenin yanı sıra bol bol fizik kondisyon
yüklemesi yaptık, esnekliğimi geliştirmek için çok uğraştık.”


SATRANÇ GİBİ OYNUYOR
Çağla, bu çalışmanın meyvelerini mart ayından sonra toplamaya başladı. Özellikle bu yılın bahar aylarından itibaren katıldığı her turnuvadan iyi sonuçlarla döndü. Mayısta Ukrayna’nın Harkiv kentindeki ve sonra da İspanya’nın Valladolid kentindeki 25’er bin dolar ödüllü iki turnuvada şampiyonluğa ulaşması hem sıralamada büyük bir sıçrama yapmasını, hem özgüveninin daha da artmasını sağladı.


Maçtaki her vuruşu bir satranç hamlesi gibi oynayan, her sayıyı önceden düşünerek topa vuran bir Çağla geldi: “Yaşımın da ilerlemesiyle rakibimi çok daha iyi analiz edebiliyorum. Bir de tabii özgüvenimin artmasıyla hiçbir maçı bırakmıyorum.” Bunu İstanbullu tenisseverler bu hafta kendi gözleriyle gördü. Enka Kulübü kortlarındaki Istanbul Cup Tenis Turnuvası’nın ilk turunda İngiliz Elena Baltacha’nın karşısına çıktı.
Fizik ve tecrübe açısından üstün rakibini iki saati aşkın bir süre zorladı. Belki set alamadı ama maç koptu kopuyor denecek anlarda direnmeyi, rakibini sinirlendirmeyi
başardı. 7-5 ve 7-6’lık sonuçlarla kaybettiği iki set de bu durumu gayet iyi özetliyor.


Çağla, İstanbul Cup’a erken veda etti ama bu yılın kalan bölümünde sıralamadaki yerini korumak için sıkı bir turnuva programı onu bekliyor. “Önce Kazakistan’a sonra da ağustos ayı sonunda Amerika Açık elemelerine katılacağım. Bu benim ilk grand slam turnuvam olacak. İlk 100’e doğru yürüyüşümü hiç bıkmadan sürdüreceğim.”


YILDA 20 HAFTA YURTDIŞINDA TURNUVADA
Profesyonel tenis zor bir dünya. Genç sporcular yılın yarısını evden uzakta geçiriyor. Çağla daha fazlasını feda etti bugüne kadar. 14 yaşında tüm arkadaşlarını ve okulunu bırakıp Adana’dan İstanbul’a taşındı. Bu kadar değil. 2005’te henüz 16 yaşında bu kez okulunu yarıda bıraktı. Diplomasını akşam lisesine giderek aldı. İki yıldır da Marmara Üniversitesi BESYOöğrencisi ama henüz okulun kapısından girebilmiş değil. Bir buçuk yıldır antrenörü olmadığı için kendi başına seyahat ediyor, havalimanlarında ve yollarda çantalarını kendi başına sırtlıyor.


HT CUMARTYESİ / Alp ULUGAY


Kaynak:Habertürk

Herşeyin üstesinden geliriz!

Polat, ''''528 yıllık bir mazinin büyüklüğünü ve milyonlarca taraftarın enerjisini yanımıza aldığımızda, biliyor ve inanıyoruz ki, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur"dedi.

Galatasaray Kulübünün aylık resmi yayın organı Galatasaray dergisinin Ağustos sayısında sarı-kırmızılı camiaya seslenen Adnan Polat, tesisleşme ve gelir getirici proje çalışmalarının yanı sıra sportif başarı için de yeni yatırımlara gittiklerini vurguladı.

Bu sezon amatör branşlarda yepyeni ve güçlü kadrolar oluşturduklarını anlatan Polat, ''Galatasaray'ın zaten çok değerli olan futbol takımını, mücadele gücü yüksek yeni oyuncularla takviye ettik, ediyoruz. Yeni sezonda mücadele edecek tüm takımlarımız, mücadele ettikleri tüm kategorilerde şampiyonluk için yarışacaklardır. Teknik direktörümüz Frank Rijkaard'ın liderliğindeki futbol takımımız, yeni stadımızda ilk şampiyonluğumuzu elde etmek için ter dökecektir'' ifadelerini kullandı.

''YENİLENMEK VE DEĞİŞMEK ZORUNDAYIZ''
Daha rekabetçi hale gelen günümüzün spor endüstrisinde var olabilmek, daha güçlü olabilmek için yenilenmek ve değişmek zorunda olduklarını vurgulayan başkan Polat, ''Değişim gereğini hiç fark etmeyip, dışında kalamayız. Yüzeysel olarak bakamayız. Makyaj yaparak eksikliklerimizi kapatamayız. Rüzgara göre yön değiştiremeyiz. Biz rüzgara kapılmak ya da fırtınayı önceden sezip tedbir almak yerine bunu bizzat oluşturan ve yönlendiren olmak istiyoruz. Bunu için gerekli olan bilgi, esneklik ve motivasyon Galatasaray'ın genlerinde vardır'' diye görüşlerini aktardı.

Adnan Polat, dergideki başyazısında daha sonra şunları kaydetti:

''Yenilikçilik, Türkiye'de her zaman ilklerin kulübü olmuş olan Galatasaray için ayrılmaz bir özelliktir. Galatasaray, 105 yıllık bir çınar olarak bu süreci, kendi geleneğine uygun bir dinamizm içerisinde tamamlayacaktır. Galatasaray yönetimi olarak tercihimiz, konulara kısa vadeli yaklaşmak veya sorunlara yan etkisi olabilecek çabuk çözümler üretmek yerine, bu sorunların kök nedenlerine inerek olayları yönlendirebilecek, kaldıraç gücü yüksek aksiyonlar üretmek olmuştur.

Bu tercih, kısa vadede bazı sancılar ortaya çıkarabilir ancak Galatasaray'ın geleceği açısından çok yararlı sonuçlar yaratacaktır. Kötüden iyiye doğru bile olsa, uyumsuzluk olmadan değişim yapılamaz. Çünkü, kulübümüzün her sorununa tek tek dokunuyoruz ve tümüyle tek tek uğraşıyoruz.''

''PROJELERİMİZİ TAMAMLIYORUZ''
Sarı-kırmızılı kulüpteki tesisleşme çalışmaları ve yeni projeler hakkında da bilgiler veren Adnan Polat, şunları kaydetti:

''Bir yandan yeni stadımızı ligin 2. yarısında hazır hale getirmek için gece gündüz uğraşırken, diğer yandan şirketlerin birleşmesi sürecini tamamlıyoruz. Bir yandan modern bir holding yapılanmasına tüm kurallarıyla birlikte geçmek için gerekli altyapıyı kurarken, diğer yandan uzun vadeli planlamalarla, gelir getirici yeni yatırımların peşine düşüyoruz. Bir yandan milyonlarca Galatasaraylıyı kulübe daha fazla katkı yapmasını sağlayacak yeni mecralar yaratırken, diğer yandan Galatasarayımıza yeni tesisler kazandırmak üzere projelerimizi tamamlıyoruz.''

''ÜSTESİNDEN GELEMEYECEĞİMİZ HİÇBİR ZORLUK YOKTUR''
Hazırlanan yeni tüzük, Türk Telekom Arena, birleşmesi tamamlanan Galatasaray A.Ş, Riva arazisi ve diğer tesisleşme çalışmalarını örnek gösteren Adnan Polat, ''Sizlere anlattığım bu resmin bütününü göremeyenler veya görmek istemeyenler, çarpıtılmış bir Galatasaray imajı sunmaya çalışmaktadırlar. Bu gayretlerin başarıya ulaşması imkansızdır. Galatasaray, bir bütün olarak, birlik ve beraberlik ruhu içerisinde yoluna eskisinden daha güçlü olarak devam etmektedir'' ifadelerini kullandı.

Adnan Polat, dergideki yazısının son bölümünde şunları kaydetti:

''528 yıllık bir mazinin büyüklüğünü ve milyonlarca taraftarın enerjisini yanımıza aldığımızda, biliyor ve inanıyoruz ki, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur. Camiamızın büyüklüğü ve gücü bize tüm sorunları aşma gücünü vermektedir. Sizlerin desteğiyle başaracağımıza inanıyoruz.

2010-2011 sezonunun Galatasarayımıza üstün başarılar ve şampiyonluklar getirmesini diliyorum.''


Kaynak:Habertürk

Taraftara müjde!

Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, ''Taraftarımızın da vereceği büyük destekle sezonu şampiyon olarak tamamlayacağımıza inanıyoruz'' dedi.

Fenerbahçe Kulübü'nün aylık resmi yayın organı Fenerbahçe dergisinin Ağustos sayısında ''Günlük değil geleceğe dönük bir vizyon'' başlığı altındaki yazısıyla sarı-lacivertli camiaya seslenen Aziz Yıldırım, futbolda yeni bir sezona başlamanın heyecanını yaşadıklarını belirterek, ''Her sezon olduğu gibi Fenerbahçemiz bu sezon da şampiyonluk için yarışacak. Taraftarımızın da vereceği büyük destekle sezonu şampiyon olarak tamamlayacağımıza inanıyoruz'' şeklinde görüşlerini aktardı.

Yıldırım, ''Hazırlık döneminin son maçında ezeli rakibimiz ebedi dostumuz Galatasaray'ı 1-0 yenerek Spor Toto Dostluk Kupası'nı kazanmamız bizleri son derece mutlu etti. Hazırlık maçları kapsamında bile olsa sezona bir derbi galibiyeti ile başlamanın iyi bir moral ve motivasyon olduğu kanaatindeyim'' ifadelerini kullandı.

''BİR YA DA İKİ YABANCI OYUNCU TRANSFERİMİZ DAHA OLACAK''
Teknik direktör Aykut Kocaman'ın geçen sezon sportif direktör olarak takip ettiği ve alınmasının kendilerine yarar sağlayacağını rapor ettiği futbolcuları kulübe katmak adına çalışmalarını sürdürdüklerini belirten başkan Yıldırım, şunları kaydetti:

''Son olarak Fransız Nancy kulübünden Senegal asıllı Fransız futbolcu Issiar Dia'yı kadromuza kattık. Son derece süratli bir sağ kanat oyuncusu olan Dia'nın da takımımıza büyük bir katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Transfer çalışmalarımız devam ediyor. Transfer sezonu kapanmadan ihtiyacımız olan bölgelere yeni takviyeler yapacağız. Bu bağlamda bir ya da iki yabancı oyuncu transferimiz daha olacak.''

''AMACIMIZ, GÜÇLÜ VE KADRO DERİNLİĞİ OLAN BİR TAKIM YARATMAK''
Amaçlarının, Süper Lig'in yanında, Avrupa'da ve Türkiye Kupası'nda da mücadele edecek güçlü ve kadro derinliğine sahip bir takım yaratmak olduğunun altını çizen Aziz Yıldırım, ''Şimdi ilk hedefimiz, deplasmanda 2-2 berabere kaldığımız İsviçre'nin Young Boys ekibini ve ardından play-off'ta karşımıza çıkacak rakibimizi de saf dışı bırakarak Şampiyonlar Ligi'nde gruplara kalmak'' diye görüş belirtti.

UEFA Şampiyonlar Ligi'nin maddi anlamda ve prestij bakımından son derece önemli bir sahne olduğuna dikkati çeken başkan Yıldırım, ''Fenerbahçe Spor Kulübü hedefleri gereği her yıl bu ligde mücadele eden bir takım olmalıdır. Tüm çabamız Şampiyonlar Ligi'nde geçtiğimiz yıllarda yakaladığımız başarıyı daha yukarılara taşımaktır. Fenerbahçe Spor Kulübü yönetimi olarak buradan hareketle her alanda, günlük değil geleceğe dönük bir vizyon ile çalışmalarımızı yürütüyoruz'' ifadelerini kullandı.

AMATÖR ŞUBELERDE HEDEF, AVRUPA'DA DA BAŞARI
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, kulübün faaliyet gösterdiği amatör branşlar hakkında da detaylı bilgi verirken, amaçlarının artık Avrupa kupalarında başarıyı yakalamak olduğunun altını çizdi.

Yıldırım, ''Bu yıl da amatör şubelerimizde geçen yıl olduğu gibi tüm branşlarda şampiyonluk hedefliyoruz. Ancak bu kez amacımız Avrupa'da da camiamıza tarihi başarılar yaşatmak. Bu amaçla amatör şubelerde son derece önemli transfer çalışmaları ve yatırımlar gerçekleştiriyoruz'' dedi.

Fenerbahçeli taraftarların yeni sezon için hazırlanan formalara gösterdiği yoğun ilginin kendilerini oldukça memnun ettiğini belirten başkan Yıldırım, ''Daha ilk günden Fenerium mağazalarına koşan, yeni formalarını satın alan taraftarlarımıza sonsuz teşekkür ediyoruz. Şimdiden sokaklarda yeni formaları ile gezen taraftarlarımızı görmek bizleri son derece mutlu ediyor. Hepimize formalarımızı her gün sırtımızda gururla ve mutlulukla taşıyacağımız bir sezon diliyorum'' şeklinde yazısını noktaladı.


Kaynak:Habertürk

Anne-kızın ortak tutkusu!

Bir tarafta motorla yalnız başına seyahat etmenin tarifsiz mutluluğu ve heyecanı bir tarafta kızını geride bırakmanın hüznü. Demet Samancı, yıllarca her yola çıkışında
bu ikilemi yaşamış. Ta ki kızı Sude büyüyene kadar. 10 yaşındaki Sude bu işi o kadar sevmiş ki artık sadece annesinin arkasında seyahat etmiyor o da kendi motoruyla motokros yarışlarına katılıyor.


Motosiklet tutkusu nasıl başladı?
İlkokul beşinci sınıfa giderken yaz başında babam ağabeyime bir mobilet aldı. Bütün yaz keyfini sürdük. Günün birinde beş kişi aynı anda binip dereye yuvarlanınca, babam motoru elden çıkarmaya karar verdi. Tüm yalvarmalarımıza rağmen “Konu kapanmıştır” dedi ama biz hiçbir zaman kapatamadık. Yıllarca ağabeyimin arkasında yolcu oldum.
Yedi sene önce de “Artık tamam! Öne terfi ediyorum” dedim.


Kızınızı kaç yaşında motosikletle tanıştırdınız?
Sude, 8 yaşından itibaren motosiklette yolcum oldu, 10 yaşında da motokrosa başladı. Daha önceleri motosiklete binebilmek için kızımdan ayrı kalmam gerekiyordu. Böyleceçıkarmaya başladık.


Peki onu teşvik ettiniz mi?
2006’da motokrosa başlamıştım. Sude de benimle birlikte parkura geliyordu. Orada kendi yaşıtlarının motora bindiğini gördü. “Onlar yapıyorsa ben de yapabilirim, niye
yolcu oluyorum?” demeye başladı. Ben de karşı çıkmadım. Amacım onu hırslandırıp yarışa hazırlanmasını sağlamak değildi. Motosiklet bilincini bu yaşta almasını istiyordum tabii. Parkurda öğrendiklerinden sonra ileride benden habersiz genç bir
‘racing’cinin arkasına kasksız binip hayatını tehlikeye atmaz artık.


ANNE BU HEYECAN NE ZAMAN GEÇECEK?
Sude’nin ilk tepkileri nasıldı? Sude, motosiklete ilk oturduğunda inanılmaz heyecanlıydı. “Anne çok heyecanlıyım, bu ne zaman geçecek?” diye sorduğunda “Hiçbir zaman”
dedim. Aslında heyecanla korkuyu birbirine karıştırıyordu. Biraz korkuyordu ama çok cesur bakıyordu. Zaten bakışlarındaki o cesareti görmeseydim devam etmesine izin
vermeyecektim. Defalarca düşürdüğü motosikletini kaldırıp yeniden çalıştırıyor, ne kadar yorulsa da parkuru hiçbir zaman yarım bırakmıyor, turunu tamamlıyordu. Kızımın bu kadar mücadeleci bir ruha sahip olduğunu bilmiyordum.


Anne kız şehir dışına çıkıyor musunuz?
Çankırı’ya, Cunda’ya gittik. İstanbul’a düzenli olarak Kıyıköy kampına gidiyoruz. Superevariders’ınorganizasyonlarına da katılıyoruz.


Tek başınıza nerelere gittiniz?
Karadeniz turu yaptım, Ege’nin tamamını gezdim. Akdeniz’i de yarıladım sayılır.


Çevrenizden nasıl tepkiler alıyorsunuz?
Genellikle tepkiler olumlu. “Kızını da kendine benzettin. Çılgın annenin çılgın kızı” diyenler oluyor. Sonuçta keyif aldığım bir şeyi, kızımla birlikte yapıyorum. Çok şükür ki Sude de bu işten keyif alıyor.


Motosiklet size ne ifade ediyor?
Motosikletin benim için vazgeçilmez bir tutku olduğunu söyleyebilirim. Ama nedenini
açıklayamıyorum. Belki de egomun muhteşem yükselişi... İki tekerli biraracı  kullanmaktan çok büyük keyif alıyorum. Yaşım ilerleyince belki Goldwing’e geçmek zorunda kalacağım ama motosikletten vazgeçmeyeceğim.


Motokros parkurunda ne hissediyorsunuz?
Motokros, stres atmanın en güzel yolu. Yükseklik korkum olmasına rağmen, parkurda motorla uçmaktan büyük keyif alıyorum.


Kızınızın motosiklet kullanmaya devam etmesini istiyor musunuz?
Tabii ama onu yönlendirmek istemem. Kendi tercihi neyse o yöne gitsin.


KİMLİK KARTI
Londra Schiller International University İşletme mezunu olan 38 yaşındaki Demet Samancı, Ankara’da, GAMA Holding Güç Sistemleri’nde çalışıyor. İlköğretim beşinci sınıfa geçen 10 yaşındaki kızı Sude ile üyesi oldukları Ankara Enduro Motokros Kulübü’nün (EMC 06) toprak parkurunda hafta sonları birlikte antrenman yapmanın heyecanını yaşıyor. İlk motoru Kawasaki EN 500. Halen, 2005’te aldığı BMW F650 GS enduro motosikletini kullanıyor. EMC 06’nın Junior üyesi olarak 50 cc yarışlarına katılan Sude de motokros yapmaya devam ediyor.


HT CUMARTESİ / MOTO HABER / Kadir Ecevit ÖZOĞLU


Kaynak:Habertürk

Çılgın plan!

Yunan Federasyonu ile eski FIBA Avrupa Başkanı Vassilakopulos’un Türkiye, Yunanistan ve İtalya dahil toplam 6 ülkeden 16 takımla ‘Akdeniz Ligi’ adında yeni bir uluslararası lig kurmayı planladığı ortaya çıktı.

Avrupa basketbolunda kulüpler bazında sessiz ve derinden bir devrimin temelleri
atılıyor. Yunan Basketbol Federasyonu ile eski FIBA Avrupa Başkanı olan Giorgos
Vassikopoulos’un Yunanistan, Türkiye, İtalya, Sırbistan, İsrail, Kıbrıs RumKesimi ve
Bulgaristan’dan kulüp takımlarının katılımıyla oluşturulacak yeni bir uluslararası lig oluşturmak için girişimlerde bulunduğu öğrenildi. Ligin isminin ise ‘Mediterranean
League’ yani ‘Akdeniz Ligi’ olmasının ve 2011-12 sezonundan itibaren faaliyete
geçmesinin planlandığı bildirildi.


Avrupa Basketbol Birliği’nin de (ULEB) desteğini aldığı öne sürülen bu ilginç lig
projesine göre bahsi geçen ülkelerin en üst düzeydeki kulüpleri arasından 16 takım, çift
devreli lig usulüne göre normal sezon oynayacak ve ardından yapılacak play-off’larla
şampiyon belirlenecek.


Projenin en ilginç noktası ise bu ligdemücadele edecek takımların kendi ulusal liglerinde normal sezon maçları oynamayacak olması. Plana göre Akdeniz Ligi yönetimi ile yerel federasyonların anlaşmaları halinde Akdeniz Ligi’ne katılacak takımlar ulusal liglerine
direkt play-off aşamasında dahil olacak.


Kağıt üzerinde uygulaması ve hayata geçirilmesi çok zor görünen ancak Avrupa
basketbol kulislerinde giderek ağırlık kazandığı söylenen bu proje sayesinde basketbolseverlerin oyun kalitesinin üst düzey olacağı yeni bir lige, ulusal liglerin de daha rekabetçi bir yapıya kavuşmasının hedeflendiği ifade edildi.


ÖRS: KATILMAYI DÜŞÜNÜRÜZ
Fenerbahçe Kulübü Basketbol Şubesi Genel Koordinatör Aydın Örs, Akdeniz Ligi
oluşumu hakkında duyumlar aldıklarını ancak kulüp olarak herhangi bir resmi teklif
gelmediğini belirtti. Örs, HABERTÜRK’e özel olarak yaptığı açıklamada şunları
söyledi: “Akdeniz Ligi’ne katılım hakkında resmi bir teklif gelmedi ancak üst düzey
takımların oluşturacağı ciddi bir lig oluşursa ve böyle bir teklif gelirse biz buna sıcak
bakarız. Burada dikkat edilmesi gereken tek şey ulusal liglere zarar verilmemesi. Türkiye Ligi gibi marka değeri yüksek bir lig ve bu lige zarar vermemek gerekiyor.”


TÜMER: KARAR YÖNETİMİN
Galatasaray Kulübü Sportif Direktörü Murat Tümer ise HABERTÜRK’e yaptığı açıklamada Akdeniz Ligi’ne dahil olmaları için teklif geldiği takdirde katılım şartlarını inceleyeceklerini belirtti. Tümer konuyu Galatasaray yönetim kuruluna aktaracaklarını söyledi.

GAZETE HABERTÜRK / Mete AKTAŞ


Kaynak:Habertürk

Irkçılık yine patladı!

HTSPOR

Rabotnicki’nin Liverpool’la oynadığı Avrupa Ligi ön eleme maçı esnasında Makedon taraftarların David Ngog’a yönelik maymun sesleri çıkarması hakkında, UEFA’nın disiplin soruşturması açması bekleniyor.




Kaynak:Habertürk

Bobo bombası!

Golcü için Güney Amerika ve Avrupa’da çalmadık kapı bırakmayan Trabzonspor’un
bir yandan da yurt içindeki arayışı sürüyor.


Bordo-Mavililer’in başkan Sadri Şener’in “Anlaşmaya vardık” dediği ABD’li Jozy Altidore dışında, Beşiktaş’ın Brezilyalı forveti Bobo’yla da ilgilendiği ortaya çıktı. Karadeniz
Fırtınası’nın arayış içinde olduğunu bilen ve yeni yıldızı Guti’ye bir an önce imza attırmak isteyen Beşiktaş yönetimi, yabancı kontenjanını da boşaltma adına Sadri Şener
yönetimine menajerler aracılığıyla 2 alternatif isim sundu. Önce Filip Holosko önerisi gerçekleşti.


Teknik direktör Şenol Güneş, Slovak oyuncuyu istemedi. Bunun üzerine Siyah-Beyazlı ekip, önceki gün Bordo-Mavililer’e “Bobo’yu düşünür müsünüz?” diye haber gönderdi.
Hemen Brezilyalı futbolcu için girişimlere başlayan Trabzonspor yönetimi, gelişmeleri Güneş’e aktardı. Tecrübeli çalıştırıcının Bobotransferiyle ilgili henüz karar vermediği ve birkaç gün düşünme süresi istediği bildirildi.


Bu arada Avrupa Ligi’nde forma giyen Bobo’nun transferinin gerçekleşmesi halinde Bordo-Mavili formayı aynı ligde giyebilmesi Beşiktaş’ın başarısına bağlı. Çünkü UEFA statüsü “Eğer bir oyuncu eski takımıyla Şampiyonlar Ligi ya da Avrupa Ligi’nin 1., 2. ve 3. ön eleme turlarında oynamışsa, transfer olduğu takımla ancak Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi’nin son 32 turundan itibaren Avrupa’da oynama hakkı elde eder. Fakat
bunun için de eski takımının Şampiyonlar Ligi veya Avrupa Ligi’nde grup aşamasına kalmamış olması gerekmektedir” diyor.


Bu durumda Bobo’nun Trabzon formasıyla Avrupa’da oynayabilmesi için Beşiktaş’ın gruplara kalmadan elenmesi gerekiyor.


GAZETE HABERTÜRK / Haluk AYYILDIZ


Kaynak:Habertürk

Çarkıfelek!

HTSPOR


Yabancı cennetine dönen ve Futbol Federasyonu’nun 6+2+2 kontenjanına rağmen sıkıntısı bitmeyen Kartal’da şu anda oynanan oyunun adı: Çarkıfelek. Teknik direktör Bernd Schuster, gönderilecek isimleri geçen hafta yönetime rapor ettiğini söylese de bir yandan da canlı olarak göremediği yabancılara şans veriyor ve bir anlamda çarkın dişlilerini kontrol ediyor. Ancak bazı yıldızların yüksek maliyeti ellerini güçlendiriyor, ibreyi kendilerine çeviriyor. Son oynanan Plzen maçında yeni transfer Hilbert’in performansı bile “Holosko daha iyi” dedirtiyor.

PAS MI, İFLAS MI?
İşin içinden çıkamayan ve çarkların arasında sıkışan ise yönetim. Bernd Schuster raporunu verse bile Ferrari ve Delgado yüksek maliyeti, Holosko ise yıllık ücretinin yüksek olması ve istenilen rakamların verilmemesi, Fink’in elde kalması, Zapotocny konusunda da Alman teknik adamın “Kalsın” raporu Siyah-Beyazlılar’ın elini
kolunu bağlıyor. Zapo “Yüzde 90 ben kalıyorum” diyor, vatandaşı Sivok ise Çek basınına “Burası Türkiye ben bile gönderilebilirim” diyerek Beşiktaş’ın içinde bulunduğu karmaşayı özetliyor. Çark hala dönüyor ama bir türlü durmuyor.


Kaynak:Habertürk

Robinho'dan mesaj var!

Brezilyalı futbolcu Robinho, spor hayatına Santos'ta devam etmek istediğini söyledi.

Robinho, Daily Mail gazetesinde yayımlanan açıklamasında, ''Burası benim evim. Umarım burada kalırım. Ancak her şey Manchester City'e bağlı'' dedi.

Hafta arasında oynanan Brezilya Kupası finalinin ilk ayağında forma giyen ve sözleşmesi gereği gelecek ay Manchester'a dönmesi gereken futbolcu, ''Umarım bu benim Brezilya'daki son maçım olmaz'' diye konuştu.

Manchester City'e rekor bir fiyatla transfer olan Robinho, İngiltere'deki şartlara alışamaması ve teknik heyetle anlaşamaması üzerine Santos'a kiralık verilmişti.


Kaynak:Habertürk

Git ama dikkat et!

Yıldız oyuncu bir dönem Fenerbahçe formasını giyen ve olaylı bir şekilde kulüple yollarını ayıran Stephen Appiah ile Sarı-Lacivertli kulübe transferini konuştu.


Gyan’ın, “Fenerbahçe’ye gideyim mi?” sorusuna Appiah’ın, “Dünyada bulabileceğin en iyi kulüplerden biri. Taraftarı coşkulu ve ortam çok iyi. Bu bakımdan hiç endişelenmeden gidebileceğini söyleyebilirim. Ancak sana en önemli tavsiyem sözleşmeni iyi yapman. Çünkü ben oradayken işler iyi gittiğinde her şey çok güzeldi. Ama kötü gidince yönetimle sıkıntı yaşadım. Bunun için diyorum ki Fenerbahçe’ye git ama sözleşmene dikkat et” ifadesini kullandı.


GAZETE HABERTÜRK / Senad OK


Kaynak:Habertürk

Saray'da kazan kaynıyor!

G.Saray’ın, Avrupa Ligi 3. ön eleme ilk maçında OFK Belgrad önünde 2-0 üstünlüğü koruyamayarak Ali Sami Yen’i dolduran taraftarını şoka uğratması ortalığı karıştırdı.

Türkiye’yi çözemeyen, Florya’da bir türlü istenen birlik ortamını sağlayamayan
Rijkaard hedef tahtasına çekildi. Kulislerden “Tur kaybedilirse gitmeli” sesleri yükseliyor.

Aslan’ın 10 milyon Euro bütçeli Belgrad önünde son 11 dakikada gelen 2 golle
sahadan 2-2 berabere ayrılması ortalığı karıştırdı. Kulislerde turun geçilmemesi
halinde Rijkaard’a yol verilmesi görüşü dillendirilmeye başlandı.


Sarı-Kırmızılı takımın UEFA Avrupa Ligi 3. ön eleme ilk maçında evinde Belgrad karşısında aldığı şaşırtıcı skor sinirleri gerdi. Eleştiri okları teknik direktör Frank Rijkaard’ın üzerine yöneldi. Bazı yöneticilerin, zayıf rakip karşısında alınan bu sonucun ardından Hollandalı hocaya karşı duydukları güvenin oldukça sarsıldığı ifade edildi. Camianın içinden farklı sesler yükselirken, bir grup Rijkaard’ın geçtiğimiz sezondan ders almadığı görüşünde birleşerek radikal bir tedbiri gündeme getirdi.


Rövanş maçında istenmeyen bir sonuç alınması durumunda Rijkaard’ın gönderilmesi gerektiği görüşü yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. Başkan Adnan Polat isemaç sonrası şeref tribününde sıcağı sıcağına yaptığı durum değerlendirmesinde son 11 dakikada gelen 2 gole isyan etti. Polat, “Böyle goller yenirmi? Harcadığımız onca emeğe yazık” diyerek duyduğu tepkiyi dile getirdi. Frank Rijkaard’tan rapor istemeyi planlayan Polat, Avrupa Ligi’nde turun tehlikeye girmesi üzerine rövanşmaçı öncesinde bir krizmasası oluşturmaya hazırlanıyor.


FİYAKASINI BOZAN NEDENLER
Türkiye ligini çözemedi. Ezeli rakip F.Bahçe ile oynanan dostluk maçını

bile prova olarak gördü.

B planı olmamakla eleştirildi. Var demesine rağmen ortaya hiçbir şey koyamadı.
Servet ve Ayhan gibi iki istikrar abidesini küstürdü. Oyuncuların özgüvenine darbe indirdi.

Geçen sezonun son döneminde patlak veren krizi yönetmede başarısız oldu.
Futbolcuları kampa almaması sıkıntı yarattı, başkan bile duruma el
koyma ihtiyacı hissetti.
Florya’da futbolcular arasında özlenen kolej havasını bir türlü sağlayamadı.
Geçen sezon aldırdığı Jo ve Dos Santos’un verimsizliğine rağmen “Kadro kalitesiz” dedi.

Florya’da genelde kapalı olan idmanları balkondan seyrettiği iddiaları kulaktan
kulağa yayıldı.
Takımın en büyük kozlarından Keita’yla yıldızı bir türlü barışmadı, satışına

göz yumdu.

G.Saray ruhunu canlandıramadı, takımdaki heyecanı sağlayamadı.


TAZMİNATI 2.5 MİLYON EURO
Yapılan sözleşmeye göre yönetim eğer Rijkaard’ın sözleşmesini fesh ederse 2.5 milyon Euro tazminat ödemek durumunda kalacak. Mukavelede Hollandalı hoca için yaptırım maddesi de bulunuyor. Buna göre Rijkaard’ın kendisi tek taraflı olarak sözleşmeyi bozarsa kulübe 2 milyon vermesi gerekiyor.


GAZETE HABERTURK / Erhan TELLİ


Kaynak:Habertürk

Ne olacak halleri?

Türk futbolunun geliştiğinden, marka değerimizin yükseldiğinden söz ederken, 3  lokomotif kulübümüz F.Bahçe, G.Saray ve Beşiktaş’ın Avrupa’daki zayıf rakipleri karşısında ortaya koyduğu yavan futbol, yüzümüze tokat gibi çarptı. HABERTÜRK, herkesin “Bu işte bir terslik var, yerimizde mi sayıyoruz?” şeklinde sorgulamaya başladığı konuyu masaya yatırdı.


1- Futbol şubeleri profesyonel yönetilmiyor. 2- Uzun vadeli değil, gündelik planlar yapılıyor. 3- Var olan yabancılar bile tatilden getirilemiyor. 4- Hoca, oyuncu ve sistem değişiklikleri takımların kimyasını bozdu. 5- Transferde çok geç kalındı.

ŞANSAL BÜYÜKA
‘BU ANLAYIŞLA PABUCU TERS GİYDİRİRLER’
F.Bahçe ve Beşiktaş’ı sıradan takımlar karşısında kalecileri kurtarıyorsa, Galatasaray bir ‘köy takımı’ karşısında 2-0’dan 2-2’ye yakalanıyorsa, demek ki üç takımda da hem kadro hem de sezon başı hazırlığı, fizik gücü ve oyun disiplini olarak ciddi eksikler
var demektir. Düşünün G.Saray, 2 yabancı transferi yapıyor, 2’si de kulübede oyuna
başlıyor. Beşiktaş 5-6 hücumcuyla belki Turkcell Süper Lig’de iş yapar ama bu anlayışa Avrupa’da pabucu ters giydirirler. F.Bahçe’de ise ciddi bir kadro darlığı, futbolcu egemenliği var gibi görünüyor. Aykut Kocaman, “Futbolcuya dayalı düzen kalktı” demesine rağmen hakeme çelme takan Selçuk’u eleştirmek yerine maçın hakemini
eleştiriyor. En önemlisi bizim takımlarımız dış transferde niye bu kadar geç kalıyor?
Siz bu transferlerinizi kupa maçlarına yetiştiremeyeceksiniz, Süper Lig için alsanız ne olur, almasanız ne olur? Bu kötü başlangıca rağmen üç takım da turu geçer. Ancak sonraki turlara nefesleri yetmez!

ERCAN GÜVEN
‘KAZIK MI YİYORUZ?’
Avrupa serüvenimiz, üç büyüklerden “Üç küçük maçla” başlayınca, izleme maliyeti ve
taraftarlık bedeli tavan yapmış futbolumuzda “Kazık mı yiyoruz acaba?” gibi bir soru akla gelebilir. Siz, biz, yayıncı kuruluş, hep birlikte kazıklanıyor muyuz? Bu sorunun yanıtı ‘henüz’ belirsizdir. Çünkü, radikal bir değişim yaşayan Beşiktaş’ta, ‘Daum
sendromu’ yüzünden travma sonrası stres bozukluğunu atlatıp yerli hocaya adapte
olmaya çalışan Fenerbahçe’de ve futbol şubesinden fena halde sorunlu Galatasaray’da ‘henüz’ taşlar yerine oturmamıştır. Fiilen başlamadı sezon... Kimi transferlerini
tamamlamadı, kiminin yeni transferleri takımla tanışamadı. Kervan yola çıkmamış ki, yönünü eleştirelim. İlla ki eleştirmek lazımsa, en büyük eleştiri Beşiktaş’a!.. Neden?.. Avrupa serüvenimize tatsız tuzsuz başlayanlar arasında şu anda en iyi ‘malzeme’ onda!

CÜNEYT TANMAN
‘GÜNÜBİRLİK BAKIŞ AÇISI ZARAR VERİYOR’
‘Marka değerimiz arttı’ deniliyor ama kulüplerimiz günübirlik yaşıyor. Uzun vadeli program, sistemli çalışmalar hak getire... Özellikle kulüplerimiz hiç iyi yönetilmiyor. G.Saray, daha Elano’yu, Kewell ve Pino’yu yeni getirebildi. Neill de yeni geldi. F.Bahçe’ye bakıyoruz, Lugano maça yetişemedi. Beşiktaş’ta transfer belirsizliği hala çözülemedi. G.Saray, geçen yılki kadrosundan çok gerilerde. Satış,  pazarlama işleri ilerlerken, profesyonel şube yönetiminde neredeyse geriye gidiş var. Taraftarın arzusuna göre popülist yaklaşımlarla hareket ediliyor. G.Saray, daha var olan oyuncularını takıma monte edemedi. F.Bahçe halen forvet arıyor. İki takım da hazır değil. Young Boys bile ne taraftan hücum yapacağını biliyor. Üstelik eksik yere değil, seyirci istedi diye yıldız transfer yapıyoruz. Bu anlayış değişmeli. Eğer yıldız transfer
başarı getirseydi şimdi R.Madrid daha farklı noktalarda olurdu.


ÖMER ÜRÜNDÜL
‘PLAN HİÇ YOK, HAYAL KIRIKLIĞI ÇOK’
Günümüz futbolunda en önemli ilke, takım oyunu ve saha içi düzeni. Topa sahip olacaksın, iyi organize olacaksın, kaptırdığın toplardan sonra iyi savunma yapacaksın.
Bakıldığında üç takımımız da bu ilkeleri yeterince yerine getiremiyor. Bu eksiklerimizi gideremediğimiz gibi her kura çekildiğinde, “Kolay lokma, çok rahat yenmemiz lazım” diyoruz. Ama iş sahaya döküldüğünde planlar tutmuyor. Bir bakıyoruz Young Boys gibi sıradan bir takım rekor sayıda pozisyon buluyor. Ve de planlı programlı hücum yapıyor. İşte kapasitesi son derece sınırlı bir Çek takımı karşısında Beşiktaş, Hakan Arıkan’la ucuz kurtuluyor. G.Saray da sıradan takım karşısında 2-0’dan 2-2’yle yetiniyor.  Senelerdir tekrar ediliyor ama bazı yorumcular bu skora rağmen “Rövanşta eler” diyor. Sonra bir tersi oluyor, “Bu nasıl oldu?” diye veryansın ediliyor. Biz sonuç olarak günümüz futbolunun istediği kolektif futbolu hala yerine getiremiyoruz. Bedelleri de bir
şekilde ortaya çıkıyor ve hayal kırıklığı yaşıyoruz.

ALİ GÜLTİKEN
‘İSTİKRARSIZ YAPILANMA EN BÜYÜK TEHLİKE’
Marka değerinin artışından kastedilen nokta aslında gelirlerde artış olması... Bununla birlikte kulüplere Avrupa’da da önemli takımlarda oynamış futbolcuların transferi sağlanabiliyor. Ancak yıldız oyuncular, takımların tamamını teşkil etmezler. Bizim
kulüplerimizdeki en büyük sıkıntı, kendi iç bünyelerinde sağlıklı olarak uzun vadeli sistemlerin kurulmamış olmasından kaynaklanıyor. Yani yapılanmaları, sezon başından sezon sonuna kadar düşünüyoruz. Aslında böyle olmamalı. Bugün Barcelona, Manchester United, Bayern Münih gibi kulüplere baktığımızda, hepsinde ciddi bir personelin ve uzun süreli organizasyonun olduğunu görürüz. Kulüplerimizin neredeyse tamamında ciddi bir şekilde yapılanma problemi var. Sürekli değişen teknik adamlar ve kadrolar maalesef futbolumuzda istikrarsız sonuçları da beraberinde getiriyor. Yönetimlerin mutlaka bakış açılarını, felsefelerini değiştirmeleri lazım. Yeni bir teknik adam, oyun felsefesi, yeni transferler, çok sayıda giden ve gelen oyuncularla
önemli başarılar elde etmek çok kolay değil.

MEHMET DEMİRKOL
‘KUPA YİNE ANADOLU'YA GİDEBİLİR’
Bir örnek ile durumu anlatmaya çalışayım. F.Bahçe, 4 sene önce Daum’u yolladı, 3 sene sonra geri çağırdı. Daum gelmeden önce “Geleceğin futbolu kontrataktır” demişti. Daum geldikten sonra “Futbol pas oyunudur” diyen Aykut Kocaman sportif direktör yapıldı. Bu sene de Daum gitti, Kocaman geldi. 4 senelik kısa geçmişe baktığınızda açıkça görülen tek şey ortada futbol politikasının olmayışıdır. Yani F.Bahçe’yi yönetenler, takımların nasıl oynaması gerektiği konusunda bir fikre sahip değiller. Bu durum her takımın temel problemi. Sağlam-Denizli-Schuster üçlemesinde de benzer politikasızlık görülüyor. Var olan tek politika, taraftarı etkileyecek rüzgar yaratmak. Quaresma’yı getirerek tüm dertlerin çözüleceği düşünülüyor. Hakikaten 30 bin kişi havaalanına gidiyor, Q7, Beşiktaş’ın en beğenilmeyen başkanını kahraman yapabiliyor. Halbuki oyuncular takımları değiştirmez. Bu sezon bilerek ya da bilmeyerek 3 büyüklerde teknik ve pas oyunu seçen hocalar var. Bu, Türk futboluna ters ve başarılı olması zor bir oyun prensibi. Ben yine bir Anadolu ekibinin şampiyonluğunu uzak ihtimal görmüyorum.


GAZETE HABERTÜRK / Cevdet ERGUN


Kaynak:Habertürk

Bu fotoğraflar tarih oluyor!

Süper Lig kulüpleri A takım kadrolarında oynatamadıkları en fazla 2 yabancı olmak üzere tüm futbolcularını rezerv ligde oynatabilecek.


Futbol Federasyonu'ndan yapılan açıklamaya göre, 2 ayrı gruptan oluşan A2 Ligi'nde 20 takımlı 1. Grup'ta yeni sezon 23 Ağustos 2010 tarihinde başlayacak. 18 takımlı 2. Grup'ta ise yeni sezon 30 Ağustos 2010'da start alacak.

Türk futboluna farklı bir açılım sunma hedefiyle geçen sezon başlatılan A2 Ligi'ne yeni sezonda Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig'de bulunan kulüpler ile başvurusu kabul edilen Dardanelspor ve Turgutluspor, 01.01.1992 ve daha önceki tarihlerde doğmuş oyuncularıyla katılabilecek.

Ayrıca kulüpler, A2 Ligi maçlarında futbolcu uygunluğu kriterlerine uymak şartıyla 19 yaşından büyük en fazla 2 yabancı futbolcu da oynatabilecek. Alt yaş kategorisindeki bir futbolcu sezon içerisinde A2 Ligi'nde oynadığı takdirde, aynı sezon tekrar alt yaş kategorisindeki müsabakalara katılamayacak.

MAÇLAR DOĞAL ÇİMDE VE PAZARTESİ GÜNÜ YAPILACAK
Yeni statüye göre A2 Ligi müsabakaları sadece doğal çim sahalarda oynanabilecek.

Eski statüye göre salı ve çarşamba günleri oynanan A2 Ligi müsabakaları, bundan sonra pazartesi günleri yapılacak. Bu sayede kulüplerin A takım teknik sorumlu ve antrenörleri, A2 Ligi'nde oynayan futbolcuların performanslarını bizzat takip edebilme şansına sahip olabilecek.

A2 Ligi, yapılan bu değişikliklerle, katılan profesyonel takımlar için bir rezerv lig niteliğine kavuşturulmuş oldu. Kulüpler, A takım kadrolarında oynatamadıkları futbolcularını bu ligde oynatarak, futbolcularının müsabaka eksiğini kapatma, deneyim kazanmalarını sağlama ve bu futbolcuların performanslarını müsabaka ortamında değerlendirme fırsatına kavuşmuş olacak.

GRUPLAR
A2 Ligi'nde yeni sezon öncesi gruplar şu şekilde oluşturuldu:

1. GRUP:
Akhisar Belediyespor, Altay, Antalyaspor, Beşiktaş, Boluspor, Bucaspor, Bursaspor, İstanbul Büyükşehir Belediyespor, Dardanelspor, Denizlispor, Eskişehirspor, Fenerbahçe, Galatasaray, Güngören Belediyespor, Kartalspor, Karşıyaka, Kasımpaşa, Manisaspor, TKİ Tavşanlı Linyitspor, Turgutluspor

2. GRUP:
Adanaspor, Ankaraspor, Çaykur Rizespor, Diyarbakırspor, Gaziantep Büyükşehir Belediyespor, Gaziantepspor, Gençlerbirliği, Giresunspor, Kardemir D.Ç. Karabükspor, Kayseri Erciyesspor, Kayserispor, Konyaspor, MKE Ankaragücü, Mersin İdmanyunrdu, Orduspor, Samsunspor, Sivasspor, Trabzonspor


Kaynak:Habertürk

30 Temmuz 2010 Cuma

Tarih yazan Türk!

İspanya'nın Barcelona kentinde düzenlenen 20. Avrupa Atletizm Şampiyonası'nda bayanlar yüksek atlamada 1.92 metreyi geçerek finale kalan ve 23 yaş altı Türkiye rekorunu kıran Burcu Ayhan, ''İlk olmaktan çok mutluyum'' dedi.

Burcu, finale kalmasının ardından basına yaptığı açıklamada, ''Avrupa şampiyonasında bayanlarda tüm atlama branşlarında finale kalan ilk Türk atlet ben oldum. İlk olmaktan çok mutluyum. Herkese teşekkür ederim'' ifadelerini kullandı.

Pazar günü yapılacak finalde yarışacak en genç atlet olacağını belirten Burcu, ''Umarım finalde de iyi bir derece atlarım'' diye konuştu.

20 yaşındaki Burcu Ayhan, gelecekle ilgili planlarını ise şöyle anlattı:

''Antrenörüm Cüneyt Yüksel ile beraber adım adım hedefimize ilerliyoruz. Tabii ki hedefimiz olimpiyatlarda final yarışabilmek. Ve ilerleyen zamanlarda yaşım ilerledikçe kürsüye çıkmayı başarmak.''

Bugünkü seçmelerde 1.92 metre yükseliği geçmeyi başaran ve şampiyonada mücadele eden Türk Milli Takımı'nın sürprizini gerçekleştiren Burcu, 23 yaş altı Türkiye rekorunu kırarken, tüm atlama branşları içinde Avrupa Şampiyonası'nda finale çıkabilen ilk Türk atlet olarak tarihe geçti.


Kaynak:Habertürk

Zaragoza şoka girdi!

Real Zaragoza Kulübünden yapılan açıklamaya göre, dün artroskopik diz ameliyatı olan Uche, 6 ay forma giyemeyecek. Yırtık tespit edilen sol dizinden daha önce de sakatlanan Nijeryalı futbolcu, geçen sezonun büyük bölümünde bu nedenle forma giyememişti.

2010 Dünya Kupası'nda, sakatlığı nedeniyle kadroya çağrılmayan Uche, 11 Ağustos'ta Güney Kore ile yapılacak hazırlık maçında da oynayamayacak.

Real Zaragoza, La Liga'daki açılış maçını 29 Ağustos'ta Deportivo La Coruna ile yapacak.




Kaynak:Habertürk

Nihat'ın mutlu günü!

Nihat Kahveci'nin eşi Pınar Kahveci, Maslak Acıbadem Hastanesi'nde 3 kilo 200 gram ağırlığında sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Operasyonu Prof. Dr. Mete Güngör yaptı. Kahveci çifti oğullarına Eren adını verdi.

İki yaşında bir kızı bulunan Nihat Kahveci, ikinci kez baba olmanın sevincini yaşadı.

Beşiktaş Kulübü, internet sitesi aracılığıyla Kahveci ailesine sağlıklı, uzun ve mutlu bir ömür dileğinde bulundu.


Kaynak:Habertürk

Polat son sözü söyledi!

Adnan Polat, "Elano takımdan gidebilir" dedi.

"SONUÇ HAYAL KIRIKLIĞI"
Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, UEFA Avrupa Ligi 3. ön eleme turu ilk maçında Sırbistan'ın OFK Belgrad takımı ile 2-2 berabere kalmalarının kendisi için hayal kırıklığı olduğunu söyledi.

Türkiye Spor Yazarları Derneği heyetinin, Mecidiyeköy'deki kulüp binasında kendisine yaptığı ziyaretten sonra basın mensuplarına açıklamada bulunan Polat, ''OFK Belgrad maçından hayal kırıklığı olan bir netice ile çıktık. Oraya daha rahat imkanlarla gitmek istiyorduk. İlk yarı iyi oynadığımızı düşünüyorum. Takımımız ikinci yarı 2-0'ı bulmasına rağmen skoru muhafaza edemedi. Ama biz bu turu geçeceğiz'' dedi.

"TURU GEÇMEK İÇİN GİDECEĞİZ"
OFK Belgrad'tan daha kaliteli, daha iyi bir takım olduklarını belirten Polat, ''Teknik heyet de futbolcular da aynı fikirde birleşmiş vaziyette. Yeni stadımız Türk Telekom Arena'ya Avrupa kupalarında oynarken gitmek istiyoruz. Deplasmandaki maç olmazsa olmaz bir maç bizim için. Rakibimiz genç ve hazır bir takım. Orada sahanın zemininin kötü olduğunu, seyircinin çok ateşli olduğunu da biliyoruz. Turu geçmek için gideceğiz, inşallah geçeceğiz'' diye konuştu.

''ORTA SAHAYA TRANSFER İHTİYACI VAR''
Adnan Polat, TSYD heyeti ile yaptığı sohbet sırasında ise takımlarında orta sahaya transfer ihtiyacı olduğunu belirterek, ''Hocanın istediği oyun düzeni 4-2-3-1. İkilinin bir tanesi Cana, orada bir de hem defansif özellikleri olan hem de top kullanan biri lazım. Üçlünün ortasında da Elano'nun kalmasına ya da gitmesine bağlı olarak bir 10 numara lazım'' dedi.

OFK Belgrad ile deplasmanda yapacakları karşılaşmadan erken gol bulmaları gerektiğini anlatan Polat, sakatlığı bulunan forvetleri Baros'un da bu karşılaşmaya yetişeceğini bildirdi.

Dünkü OFK Belgrad maçında iki gol yiyen kalecileri Aykut'un yan toplarda zayıf kaldığını kaydeden Polat, teknik direktörleri Frank Rijkaard'ı ilk defa maçtan sonraki basın toplantısında çok sinirli gördüğünü anlattı.

"ELANO GİDEBİLİR"
Brezilyalı futbolcuları Elano'nun takımdan gidebileceğini ifade eden Polat, bu konuda görüşmeler yaptıklarını da dile getirdi.

Galatasaray'a her taraftan saldırı olduğunu anlatan Polat, ''Eylül ayında Riva Projesi'nde ilana çıkıyoruz. Nereden baksan 700, 800 milyon dolarlık bir proje. 4 sene önceki mali tabloları düşünün, bir de şimdikileri. Sermaye Piyasası Kurulu, şirketlerimizin birleşmesi konusundaki kararını verdi. Bu yeri geldiğinde 5 tane, 10 tane şampiyonluğa bedel. Bunun dışında stat projesi çok iyi devam ediyor. Bütün bunlara rağmen hep perdenin arkasında kalıyorum. Hiç öne çıkartmıyorum kendimi. Ama top çizgiyi geçmediği vakit hiç kimse görmüyor'' diye konuştu.

Ziyaretleri dolayısıyla TSYD heyetine teşekkür eden Adnan Polat, ''İnşallah en kısa sürede biz de onları ziyaret edeceğiz. Genel olarak spor medyası konusundaki görüşlerimizi paylaştık. Spor medyasına nasıl katkı yapabileceğimizi konuştuk'' dedi.

TSYD Başkanı Esat Yılmaer ise birlikte rahat şekilde çalışabilmek için görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.


Kaynak:Habertürk

Şükür bombaladı!

Radyospor Yayın Yönetmeni Barış Ertül'le Futbol Cafe Programı'na katılan Hakan Şükür kulüplerin kötü yönetildiğini söylerken, kötü günlerde Arda Turan'ın taraftarın önüne atıldığını söyledi. Hakan, Real Madrid'den Guti ve Raul'ün ayrılması sırasındaki görüntülerin mantalite farkından dolayı oluştuğunu söyledi.


TAKIMLAR SÜREKLİ DEĞİŞTİRİLİYOR
Milyonlarca dolar harcanmasına karşın, kulüplerimizin Avrupa kupalarında güçsüz rakiplere karşı başarısız sonuçlar almasını değerlendirerek sözlerine başlayan Hakan Şükür, "Bunların nedeni takımların çok sık değiştirilmesi. Sıklıkla değiştirilen takımların içerisinde çok önemli oyuncular gelip gidiyor. Bir senenin takımı bir sonrakı takıma sirayet etmiyor. Beraber oynama alışkanlığı olmuyor. Bir de aldığımız oyuncu tiplerine bakarsanız, bu sene Galatasray biraz bunun dışında kaldı ama orada da Rijkaard'a uymayan oyuncu tipleri alındı.


TRANSFERLERİ RIJKAARD YAPMIYOR
Pas oyunu isteyen, oyunun kontrolünü hep kendinde tutmak isteyen takım duygusuyla gelen Rijkaard, transferleri kendisi yapmıyor. Transferlere ya Adnan Sezgin ya da yönetim karar veriyor. Ya boşta kalmış veya takımlarının kullanmadığı, takım oyununa adapte olmayan oyuncuların alındığı süreçler yaşıyoruz. Bir yandan takım olmak istiyorsunuz, takım ruhunu yakalamak istiyorsunuz, bir yandan da kendi takımlarında 18'e bile girmemiş o takımlarda kabul görmemiş oyuncuları alıyorsunuz. Büyük paralarla bunları alıp, bir sene oynatıp, ortaya çıkan tabloda tekrar bir değişime gidiyorsunuz. Demek ki bir eksiklik var" dedi.  


SEYİRCİ BEKLEDİĞİ DUYGUYU SAHADA GÖRMÜYOR
Bu seneyi biraz ayrı tutmalıyız, genç oyuncular alındı. Serdar Özkan gibi bir genç oyuncuyu alıyorsunuz, ama çok sık değişkenlik ve otorite boşluğunun olması, yani yabancıların gelip gitmesinde tatillerini değerlendirmesinde bu kadar büyük paralar verdiğiniz oyuncuları tutamıyorsunuz. Bir şekilde onlara mahkumsunuz, onlar nasıl isterlerse öyle yapma şansları var. Kontratları, belki bu sene bir kaç oyuncuda oldu; ama kontratları maç başına değil, garanti para alıyorlar. Büyük duyguyla bekleyen seyirci sahada o duyguyu göremiyor.


BAŞINA BUYRUK TRANSFER YAPILIYOR
Başına buyruk, yönetici menajer futbolu ilişkisiyle transfer yapılıyor. Yerliler garipler ne derlerse onu yapıyorlar ve en büyük zılgıtı da sezon sonunda yerli oyuncular yiyor. O psikolojik baskıyı yaşadığınızı düşünün, bu kadar değişik düzenin içerisinde kötü birsonuçta ön plana yerli oyuncular çıkıyor. İster istemez, üzülür bu da sizin performansınızı zaman zaman etkiler. Tabi bunların olduğu bir ülkede yerli oyuncuların milli takıma hazırlanış biçimlerini de etkiliyor. Kulüpler kötü yönetiliyor.


ARDA'NIN ARKASINA SIĞINILIYOR
Galatasaray'da kötü gidiş halinde diğer oyuncularda Arda'nın arkasına sığınma içgüdüsü oluştuğunu söyleyen Hakan Şükür, "İyi para alıyorlar. Buna karşın her şeyi Arda'dan beklemek takım olgusu bozuyor. Futbolcular sahaya çıktığı zaman, her şeyi Arda yapsın beklentisine giriyor. İşler kötüye gidince de Arda ön plana çıkıyor. Ancak yöneticiler şimdi bunu anlamazlar." dedi.

YÖNETİM HATALARINI SİZİN ÜZERİNİZDEN ÖRTBAS ETMEK İSTİYOR
Yönetimin kullanabileceği bir medya olduğunu vurgulayan Hakan Şükür, "Bana göre bu var ve yönetim onu kendisine uygun kullanmak istiyor. Konuyu istediği gibi göstermek, birini unutturmak, bir kahraman çıkarmak veya onun üzerinden kendi hatalarını örtmek istiyorlar. Bunları Arda'dan önce ben de yaşadım. Yönetimin büyük bir hatası oluyor; ancak suçlu siz adlediliyorsunuz. Yönetim yaptığı bütün hataları sizin üzerinizden ört bas ediyor; çünkü siz gündem değiştirebilirsiniz ve yönetici elindeki o diğer enstrümanlarla bir şeyleri değiştirme çabasına giriyor" ifadelerini kullandı.


SEYİRCİ HAKLI DİYEMEZ
Arda'nın geçen sezon sonlarına doğru protesto edilmesinin haksızlık olduğunu vurgulayan Hakan Şükür, "Yönetici veya kulüp başkanı çıkıp seyirci haklı diyemez, dememeli; çünkü siz para eden futbolcularınızı sattınız.


ARDA HATA YAPACAKTIR
Bana göre Arda sezonda 50 maç oynayan düzgün bir insan. Hataları yok mu? Var.  Ancak genç bir insan.. Üzerine bu kadar çok kahramanlığı yapıştırırsanız, müsade ederseniz hata yapacaktır.


ARDA TARAFTARIN ÖNÜNE ATILIYOR
Ben de çok hatalar yaptım, bunu kabul ediyorum; ama hep aynı tabloları görmekten insanlar artık sıkılmalı. Arda protesto ediliyor, kulüp başkanı seyirci haklı diyor. Burada popülüst bir yaklaşım var. Elano iyi bir futbolcu, ancak o sene kötü. Takımın en iyi futbolcusu üç maç yok, eleştiriliyor. Medyada öyle bir hava oluşturuluyor ki Arda taraftarın önüne atılıyor. Sonra sinema kapatan oluyor. Oysa Arda sinemayı beş ay önce yapmış." dedi.  

ARDA'YI SUÇLU GÖSTERİYORLAR
Arda'nın darbeye bağlı sakatlık yaşadığını buna karşın protesto edildiğini kaydeden Hakün Şükür, "Arda'nın kimlerle eşit düzeyde tutulduğu unutuldu. Sezon başında tekrar Arda'ya bel bağlanıldı ve Arda'ya çok ihtiyacımız var denildi. Bunu yapanlar, ilk sırtına elini koyanlar, sen bizim evladımızsın diyenlerdir. Orada da kendi yaptıkları şeyde tekrar bir kahramanlık edasına bürünüyorlar. Gidin odanıza çekin konuşun, biz senin arkandayız deyin. Medyanın önünde yapıyorlar. Medyanın önünde yapmak çocuğu suçlu göstermek demektir. Bunları senelerce yaşadım. Biz sana sahip çıkıyoruz, bizim için oyna demek bu anlama geliyor" şeklinde konuştu.  

FARKLI DEĞER YARGISI
Real Madrid'in Guti ve Raul'u onore ederek göndermesine de değinen Hakan Şükür, "Bunların hepsinin içerdisinde duygu var. Müthiş bir duygusal an yaşandı. Real Madrid'den yola çıkmışken; bu kulübün tarihine, geçmişine bakıldığında çok büyük başarıların olduğunu görürsünüz. Ancak başarıları takımlar kazanır. Oyuncular; çok sevilen, değer verilen, kupaları dizen ve o kupaların altında imzası olan onlarca, yüzlerce semboldür. Dünyanın en kaliteli oyuncularını alma özgürlükleri de var. Böyle yaparak kendi altyapısından gelen oyunculara inanılmaz bir örnek gösterirler. Gönderirken de kendilerine layık şekilde gönderirler. Biz oyuncuyu nasıl kullanıyoruz ve neler yapmak istiyoruz buna bakmak gerek. Yönetim olarak düşünüldüğünde biz oyuncuyu kendimiz için kullanıyoruz. Real Madrid'de ise bu marka için kullanılıyor. Bütün dünyada taraftarı olan Real Madrid oyuncusunu öyle bir pazarlıyor ki, gönderirken, oynarken verdikleri rakamlar da ortada. Rakam tarafını bir tarafa bırakırsak çok farklı bir değer yargısı var" dedi.

İLİŞKİLERDEN DOLAYI KİMSE BİR ŞEY SÖYLEYEMİYOR
Galatasaray-OFK Belgrad maçında Haldun Üstünel'e yönelik açılan pankarta da değinen Hakan Şükür, "Haldun Üstünel benim de yöneticiliğimi yaptı. Tribünde pankartlara mazhar olan biriydi. Dünyanın hiç bir yerinde bu şekilde ayrılmış yöneticiye böyle pankart açılmaz ve sevgi tezahüratları yapılmaz. Ülkemizde bazı şeyleri anlayabilmenin yolu biraz da buradan geçiyor. Bunu herkes biliyor, ilişkilerden dolayı kimse söyleyemiyor. Dışarıda kimle konuşursam onlarda bunu söylüyorlar; ancak bu etkili insanlar çıkıp bunları söyleyemiyorlar. Söylersem ne değişecek diyorlar. Sportif direktör olsam, bu sistemin içerisine düzenin içerisine girsem, benim dışımda bir sürü şey olur, gerek inancımdan gerek başka şeylerden dolayı bir sürü politikalar benim üzerimden geliştirilir. Sistemi birden değiştiremeyiz. Böyle bir güç de elimizde yok" ifadeleriyle sözlerini bitirdi.  

RADYOSPOR


Kaynak:Habertürk

İlle de Everton!

ABD Major Lig takımı Los Angeles Galaxy'nin kadrosunda bulunan Donovan, ligin bitmesi üzerine Ocak-Mart ayları arasında kiralık oynadığı Everton'ın internet sitesinde yaptığı açıklamada, ''Dönmek isterim, buradaki insanları çok seviyorum'' ifadelerini kullandı.

Başka kulüplerden teklifler aldığını belirten 28 yaşındaki futbolcu, teklif ciddiye bindiği zaman düşünüp karar vereceğini kaydetti.


Kaynak:Habertürk

Beşiktaşlılar dikkat!

Siyah-Beyazlı kulüpte beklenen açıklamalar İkinci Başkan MEtin Keçeli'den geldi. Keçeli yeni transferleri ve takımdan gönderilecek futbolcular hakkında net mesaj lar verdi.

Zapatocny’nin takımda kalacağını ifade eden deneyimli yönetici, ilk planda gönderilmesi düşünülen oyuncuların Fink, Delgado ve Ferrari olduğunu söylerken, şu açıklamaları yaptı:

GALATASARAY VE FENERBAHÇE'NİN ÖNÜNDEYİZ
İyi bir takıma sahip olduklarını söyleyen Keçeli iddialı konuştu:  “Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’ye oranla daha önde bir takım. Geçen sezondan kalan kaliteli bir kadromuz vardı, bu kadroya dünya yıldızlarını dahil ettik. İyi yolda olan bir Beşiktaş var.  Avrupa’da ve Lig’de ses getirecek bi takıma sahibiz” dedi.

GUTİ BÜYÜK SES GETİRDİ
Guti’nin Beşiktaş’a gelişi büyük bir reklam diyen Keçeli, “Guti’nin gelişini Roberto Carlos’un gelişiyle bir tutmak gerekiyor. Roberto Carlos, Fenerbahçe’ye gelerek hem Fenerbahçe hem de Türkiye’nin reklamını başarılı bir şekilde yaptı. Guti’de bunu başarıyla gerçekleştirdi. Guti’nin 15 yıl boyunca Real Madrid’te ortaya koydukları hayranlık uyandıracak cinsten. Guti’nin yaşı eleştirilebilir; ancak Beşiktaş’ın efsanelerinden biri olacak” diye konuştu.  

ZAPO KALIYOR
Yabancı kontenjanında yer açma çabaları devam eden Beşiktaş’a gidecek oyuncular konusunda da konuşan Keçeli, sözlerine şöyle devam etti: “Takımdan gidecek oyuncular için son karar Schuster’in. İlk etapta Zapatocny’nin gönderileceğini düşünüyorduk ancak hoca bu oyuncunun takımda kalmasını istiyor ve Zapo kalacak. Şu anda ilk planda gitme ihtimali daha yüksek olan isimler Fink ve Delgado. Bu isimlerden biri Ferrari’de olabilir. Bu konuda verilmiş kesin bir karar yok. Fink, Ferrari ve Delgado’yu isteyen Avrupa takımları var. Yarın takımda kalmasını istediğimiz başka bir oyuncumuza teklif gelir o zaman hocayla o oyuncunun gitmesinide tartışırız.”

GOLCÜ ALINACAK MI ?
Golcü transferi ve transfer bütçesi hakkında da konuşan Keçeli, “Ekonomik anlamda son yılların en başarılı trensfer dönemini yaşıyoruz” diyen Keçeli, “Takıma golcü transferi yapıp yapmayacağımz henüz netleşmedi. Bu konu hakkında yorum yapmak doğru değil. Son yılların en başarılı transfer dönemini geçiriyoruz. Transfer harcamalarımız çok yerinde. Tello’yu Eskişehirspor’a verdik ve bu oyuncunun üstüne para verdiğimiz yönündeki iddialar doğru değil. Hilbert ve Guti’ye bonservis bedeli vermedik. Querasma’nın transferi için İnter’e 7.300 bin Euro verdik ve 3 yıla yayarak bu parayı ödeyeceğiz” şeklinde konuştu.

(RADYOSPOR)


Kaynak:Habertürk

G.Saray'a 17'lik yıldız

Galatasaray Medical Park Bayan Voleybol Takımı, Koç İlköğretim Okulları'ndan Gamze Alikaya'yı kadrosuna kattı.

Sarı-kırmızılı kulüpten yapılan açıklamada, 1993 doğumlu ve 1.79 metre boyundaki Gamze Alikaya'nın transfer edildiği bildirildi.

Gamze, geçen yıl Genç Bayan Milli Takımı ile dünya dördüncülüğü ve Dünya Gençlik Oyunları şampiyonluğu yaşadı.


Kaynak:Habertürk

Kartal'ın biletleri satışta!

Biletix'ten satışa sunulan biletlerin, maç günü kalması durumunda BJK İnönü Stadı'ndaki gişeden de satılacağı bildirildi.  

BJK İnönü Stadı'nda saat 21.00'de başlayacak maçın bilet fiyatları şöyle:

VIP üst B-E: 275 Lira
VIP üst A-F: 250 Lira
VIP alt A-F: 150 Lira
VIP alt B-E: 200 Lira
VIP alt C-D: 250 Lira
Numaralı orta: 150 Lira
Numaralı kenar: 125 Lira
Kapalı üst: 110 Lira
Kapalı alt: 90 Lira
Kale arkası (Yeni Açık): 40 Lira
Kale arkası (Eski Açık): 30 Lira
Rakip takım (Eski Açık): 30 Lira


Kaynak:Habertürk

Hollanda'da yılın çalımı!

Ajax Kulübünden yapılan açıklamaya göre, 2008-2009 sezonunda ligde gol kralı olan El Hamdaoui ile 4 yıllık sözleşme imzalandı. Aynı sezonda takımının lig şampiyonu olmasına katkı sağlayan Faslı futbolcu, AZ Alkmaar formasıyla çıktığı 80 maçta 50 gol kaydetti.


Kaynak:Habertürk

Ne yapalım Lampardlı iPhone'u!

/ DIŞ HABERLER / Erdem KELEŞ

Dünya Kupası'ndan önce Chelsea'nin yıldız futbolcsu Frank Lampard adına üretilen ve geliri Genç Kanserliler Vakfı'na bırakılmak üzere 600 Paund'tan satışa sunulan telefonlar alıcı bulamadı. Yıldız futbolcunun Güney Afrika'da iyi bir performans sergileyeceğini düşünerek üretici firma tarafından satışa snulan telefonların hiç alıcı bulamaması İngiltere'de dalga konusu oldu.

Böylesine ahyırlı bir iş için bile bu telefonların hiç rağbet görmemesi İngiliz milli takımına duyulan öfke ve Lampard'ın antipatik tavırlarına yorumlandı.





Kaynak:Habertürk

Çalım atamadı, rezil oldu!



Brezilya Ligi geçtiğimiz günlerde oldukça komik bir görüntüye sahne oldu. Cruzerio ile Gremio arasında oynanan maçta Diego Renan soldan hareketlendi ve tam ortaya yapacağı anda ayağı aniden çıme takıldı. Yengeç dansına benzer şekilde tökezleyen bu oyuncunun karşısındaki stoper de bir anda neye uğradığını şaşırdı ve ortaya bu komik görüntüler çıktı.

 Video için tıklayınız...


Kaynak:Habertürk

G.Saray'da Cana şoku!

Antrenmanın son bölümünde yapılan çift kale maçta bir çarpışma sonucu sakatlanan Lorik Cana'nın çalışmayı tamamlayamadı.


UEFA Avrupa Ligi 3. eleme turunda OFK Belgrad ile 2-2 berabere kalan Galatasaray, 5 Ağustos Perşembe günü rakibiyle deplasmanda yapacağı rövanş mücadelesinin hazırlıklarına başladı.

Florya Metin Oktay Tesisleri'nde, teknik direktör Frank Rijkaard yönetiminde gerçekleştirilen 2 saatlik antrenmanda sarı-kırmızılılar, fizik kondisyon ve taktik çalışmalar yaptı.

OFK Belgrad maçında 45 dakika ve üzerinde forma giyen oyuncular ise izin yaptı.

CANA SAKATLANDI
Antrenmanın son bölümünde yapılan çift kale maçta bir çarpışma sonucu sakatlanan Lorik Cana'nın çalışmayı tamamlayamadı.

Cana'nın durumunun cumartesi yapılacak kontrollerden sonra belli olacağı ifade edilirken, sakatlığı bulunan Milan Baros takımdan ayrı koşu ve topla çalışmalar yaptı.

Galatasaray, OFK Belgrad maçının hazırlıklarını yarın yapacağı antrenmanla sürdürecek.


Kaynak:Habertürk

Müjdeli haber geldi!

Abdullah Kiğılı, Asamoah Gyan transferinin 3-5 içerisinde biteceğini söyledi.

Kiğılı, Gyan’ın alternatifleri olduğunu; ancak birinci derecede Ganalı futbolcu üzerinde durduklarını ifade ederek, “Bu transfer daha fazla uzamaz, 5 gün içerisinde noktalanır” dedi.

Abdullah Kiğılı, Aykut Kocaman’dan Guiza, yeni sezonla ilgili beklentilerinden mavi renkli formaya kadar pek konuda samimi açıklamalar yaptı.

İşte Kiğılı’nın açıklamaları:  

İSVİÇRE’DE ŞANS YANIMIZDAYDI
Takımımız tam hazır değil. Young Boys karşısında mağlup olabilirdik; şansımızı sayesinde kurtulduk. Takımda çok eksik var; tam 6 tane eksiğimiz var. Ama bana göre 2-2’lik netice iyi; ancak İstanbul’da çok genç ve hızlı olan rakibimizi kesin olarak eleyeceğiz.

SATIŞLARIMIZIN YÜZDE 70’İ MAVİ FORMA
Mavi formaya taraftarlarımız müthiş bir talep gösterdiler. Tahminlerimizin çok üzerindeyiz, şu anda. Cuma günü yapılan lansmandan sonra, yaz tatili olmasına rağmen, Cumartesi günü, stadın altında arabalar kuyruğa girmişti. Biz de şaşırdık. Muazzam talep var. Satışlarımızın yüzde 70’i mavi, ondan sonra yüzde 30’u beyaz. Yeşil formamızı yaptık; şu anda gösterdik ama satışa koymuyoruz; eğer ikinci devre Şampiyonlar Ligi’nde ilk 16’yı girdiğimiz taktirde, ligde de üst sıralarda mücadele edersek, ikinci devre arasında yeşil formayı satışa koyacağız. Ayrıca müthiş bir koleksiyon hazırladık. Bunun içinde bir Fenerbahçelinin işte giyebileceği kıyafeti, haftasonu maçın dışında giyebileceği spor kıyafeti var. Müthiş bir ürün koleksiyonumuz var.

TÜRK HALKININ EN SEVDİĞİ RENK OLDUĞU İÇİN MAVİ’Yİ SEÇTİK
Mavi renk, kanaryanın renklerinden bir tanesi. Türk halkının en sevdiği iki renk beyaz ve mavidir. Biz de yaşayan erkeğin en sevdiği mavi ve beyaz üzerinde durduk. Yeşil de öyle. Halkın sevdiği sıcak bulduğu renkleri yapmak mecburiyetindeyiz. Tutacağından emindik, öyle de oluyor.

GYAN İÇİN SON NOKTADAYIZ, BU TRANSFER 3-5 GÜN İÇERİSİNDE BİTER
3-5 gün içerisinde yeni bir santrafor da alacağız. Yeni forvetimiz geldiği taktirde satışlar ivme kazanacak. Asamoah Gyan’la hâla görüşülüyor. Şu anda pazarlık konusu, bitmiş bir şey yok, ama pazarlıklar devam ediyor. Olursa müthiş bir santrafor almış olacağız. Almakta kararlıyız; umarım transferi 3-5 gün içerisinde bitireceğiz. Elbette, Gyan’ın alternatifleri var; ama birinci derecede üzerinde durduğumuz bu futbolcu.

AYKUT KOCAMAN’IN SONUNA KADAR ARKASINDAYIZ
Biz Aykut Kocaman’a inanıyoruz. Tüm yönetim kurulu ve başkanımızın onayıyla bu vazifeye geldi. Sonuna kadar Aykut Kocam’ın arkasındayız. Bunu laf olsun diye söylemiyoruz. Gerçek düşüncemiz. Aykut Kocaman’ın çok başarılı olacağına inanıyorum.

GÜİZA’YA İSTEDİĞİMİZ FİYATI VERSİNLEN MEMNUNİYETLE SATARIZ
Guiza’nın talibi varsa memnuniyetle oturup görüşürüz; ama taliplisi yoksa da devam edecek. Sonucunda teknik direktör Aykut Kocaman, karar verecek, oynatacak ya da oynatmayacak; ama ciddi bir alıcısı çıkarsa memnuniyetle karşılar, anlaşırsak veririz. Aykut Kocaman bu konuda son kararı verecektir.

ORTAK MAĞAZA AÇMA FİKRİNE FANATİK TARAFTARLAR KARŞI ÇIKIYOR
Galatasaray ve Beşiktaş’la ortak mağaza açma fikrine fanatik taraftarlar karşı çıkıyorlar onları ikna etmek gerekiyor. Belli bir süreç içerisinde olur mu bence olur. Ben olmasından yanayım ve olması için de sonuna kadar çalışacağım. Eninde sonunda bu tür şeyler olmak zorunda.


BU YIL FENERBAHÇE’NİN YILI OLACAK
Geçen sezon lig başlayana kadar gerçekleştirdiğimiz 25 bine yakın kombine kart satışımızı yine gerçekleştireceğimize inanıyorum. Umarım, bu sene son dakikada kaçırmış olduğumuz şampiyonluğu yakaları. Stadı yeniledik. Olduğu gibi çim saha yaptık. Kadromuz iyi. Dolayısıyla her şey iyi. Böyle gideceğiz ve şampiyonluğa ulaşacağız. Taraftarlarımız merak etmesinler, bu sene çok güzel günler göreceğiz. Başarı gelecek.


(RADYOSPOR)


Kaynak:Habertürk

Niha'ın mutlu günü!

Nihat Kahveci'nin eşi Pınar Kahveci, Maslak Acıbadem Hastanesi'nde 3 kilo 200 gram ağırlığında sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Operasyonu Prof. Dr. Mete Güngör yaptı. Kahveci çifti oğullarına Eren adını verdi.

İki yaşında bir kızı bulunan Nihat Kahveci, ikinci kez baba olmanın sevincini yaşadı.

Beşiktaş Kulübü, internet sitesi aracılığıyla Kahveci ailesine sağlıklı, uzun ve mutlu bir ömür dileğinde bulundu.


Kaynak:Habertürk

Yıldırım çok kızdı!

HTSPOR

İsviçre’de oynanan kötü futbol, Fenerbahçe’de şok etkisi yarattı. Özellikle başkan Aziz Yıldırım büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Kurmaylarıyla birlikte aralarında bir durum değerlendirmesi yapan Yıldırım’ın, “2-2’lik skor bir avantaj” diyerek kendisini sakinleştirmeye çalışan beraberindekilere “Görmüyor musunuz, bizi ilahlar korudu! Şartlar ne olursa olsun F.Bahçe’nin bu kadar mahkum oynamaya hakkı yok. Bir an önce toparlanmamız gerekiyor” diyerek dert yandığı öğrenildi.


Kaynak:Habertürk

Real bombayı patlattı!

Bundesliga ekiplerinden Stuttgart'ta forma giyen Alman milli oyuncu Sami Khedira'nın, İspanya'nın Real Madrid takımına transfer olduğu bildirildi.

Stuttgart Kulübü tarafından yapılan açıklamada, Khedira'nın sağlık muayenesinden geçtikten sonra Real Madrid ile sözleşme imzalayacağı ifade edildi.

Stuttgart ile 2011 yılın kadar sözleşmesi bulunan Khedira için Real Madrid'in ne kadar transfer ücreti ödediği açıklanmadı.

Stuttgart'ın menajeri Fredi Bobic, Khedira'nın Real Madrid'e gitme isteğini anlayışla karşıladıklarını ve ona başarılar dilediklerini belirtti.

Bild gazetesinde yer alan haberde de, Khedira'nın Real Madrid ile 2015 yılına kadar bir sözleşme imzalayacağı ve yılda 3 milyon Avro alacağı ifade edildi.

Haberde, Real Madrid'in, Khedira için 14 milyon avro transfer ücreti ödediği kaydedildi.


Kaynak:Habertürk