17 Eylül 2012 Pazartesi

Yine zorbalık!

Kadıköy’de hukuksuzluğu birinci planda tutan zihniyetin zorbalığı yine baş gösterirken Habertürk foto muhabirleri ve muhabirleri stada bir kez daha alınmadı. Ayrıca Mirsad’ın jübilesine giden arkadaşlarımız da Ülker Arena’nın basın girişinde engellendi ve içeriye sokulmadı. Önce şunu söyleyeyim. Biz her maça akreditasyonumuzla gideceğiz. Alıp almamak onların elinde. İçeriye her alınmayışımızda gerekli resmi başvurularımızı yapacağız ve federasyon temsilcilerinin bu olayları raporlarına yazmasını sağlayacağız. Oraya gelmemizi hiç istemiyorlar. Çünkü gitmediğimiz takdirde bu olay raporlara yazılmayacak. Dolayısıyla PFDK’ya sevk edilmeyecekler. Buna kesinlikle izin vermeyeceğiz. Ve bu konuda sonuna kadar mücadele edeceğiz.

Dün de öyle oldu. Maçın temsilcileri gerekli işlemleri yaptı. Fenerbahçe, bir kez daha PFDK’ya sevkedilecek. Kendi taraftarları dahil insanları bu kadar yoran ve sürekli didişme, kavga isteyen bu yapının altında ezilmemizi bekleyenler yanılıyorlar. Şu anda zaten olayı mahkemeye taşıdık. UEFA da konuyu sürekli takip ediyor. Dünya Spor Yazarları Birliği (AIPS) bilgilendirildi. Kısacası gerekli tüm platformlara bu durumu taşıyoruz ve taşıyacağız.

Bir de tabii şunu belirtmek gerekiyor. Televizyonda akreditasyonları artık kendisinin yapacağını söyleyen Aziz Yıldırım’ın hiç bilmediği bir konu var. İki dünya bir araya gelse, kırmızı balık ağaca çıksa resmi maçlarda böyle bir şeyi yapması mümkün değil.

Bunun nedenlerini hemen açıklayayım. Akreditasyon yetkisi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) arasında yapılan protokol gereği tamamen Türkiye Spor Yazarları Derneği (TSYD)’ne aittir. Ayrıca UEFA da bu konuda sadece TSYD’yi tanır. Fenerbahçe’yi tanımaz. Yani başkanın söylediğinin tam tersi. O yüzden Spartak Moskova maçında bizim muhabirlerimiz içeriye girdi. Çünkü aksi bir durumda sonuçlarının ne olacağını çok iyi biliyorlardı. O gün UEFA temsilcisinin, kulübün yetkililerini bu konuyla ilgili azarlayarak yaptığı yorumları buraya yazmaya gerek duymuyorum. Bunu zaten siz tahmin edebilirsiniz. İşte bu nedenle Aziz başkanın söyledikleri tamamen bir hayal ürünü. Bu tamamen “Havuzdan çıkıyorum” demekle aynı şey. Tabi bir de bu konuya balıklama atlayan ve kendilerine bu ortamda bile pay çıkaran kurumları da hayretle takip ediyorum. ASGD diye bilinen bir kurum var. Açılımı Anadolu Spor Gazetecileri Derneği. Akreditasyon hakkının kendilerinde olduğunu iddia eden bir kurum. Oysa zerre kadar hakları yok. Ama sonuçta bir medya kuruluşu. Bir gazetenin hukuk dışı bir durum ile karşılaşmasını kendi çıkarları için kullanmaları, onların bugüne kadar neden ciddiye alınmadığının en önemli kanıtı oldu.

Peki şimdi bir soru. UEFA bu şekilde davranırken TFF neden aynı şekilde davranmıyor? Çünkü lig maçları TFF’nin maçı. Tek sorumlu TFF. Başkası yok. Sahaya giren, çıkandan, her şeyden o sorumlu. Bu sadece raporlara yazılıp 10 bin lira cezayla geçiştirilecek bir konu olabilir mi? Peki yarın bir gün “Kadıköy’e Futbol Federasyonu yöneticilerini de almıyoruz” derlerse ne yapacaklar? 10 bin TL ceza mı kesecekler? Bugün bunu yapan, yarın onu da yapar. Eğer TFF bu ülkede futbolun patronuysa, anası babasıysa, sözünü dinletir. Boynunu bükerse hiç bir şey için hükmü kalmaz. Kısacası bu zorbalığa ortak olur. Kendilerini hiçe sayan bu zorbalığı ne kadar daha izleyecekler doğrusu merak ediyorum. Son olarak Ülker Arena’da Mirsad’ın jübilesini izlemeye gelen bir Euroleague yetkilisinin Habertürk’ün alınmaması ile ilgili olarak söylediği şu sözü aktarmak istiyorum:

“Fenerbahçe adına böyle medeniyetsiz bir davranışı görmek beni çok üzdü.”


Kaynak:Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder