SERGEN YALÇIN: HAKEM KARTAL'I YAKTI
İnönü’de muhteşem bir derbi seyrettik. Özellikle şunu söylemek gerekir ki mücadele gücü çok yüksek bir oyundu. İki takım da vargüçlerini ortaya koydu.
Beşiktaş, bu taktikle kazanabilirdi. Maçı kafasında oynayan Samet Aybaba, ideal bir kadroyla sahaya çıktı. Bu mücadeleci oyun, bu taktik anlayışı hakem G.Saray’a yardım etmesiydi Beşiktaş’a maçı kazandıracaktı. Ancak hakem son dakikada imdada yetişti. Pozisyonun penaltı olup olmaması çok tartışılır. Faul varsa da, başlangıcı ceza alanı dışındaydı. Bu karar maçın skoruna etki etti. Bu da ileriki haftalar için Beşiktaş’ın moral bulmasını engelledi.
Kartal’ın dar bir kadrosu var. İlk bölümde G.Saray çok üstün oynadı. Ancak 3-2 öne geçildikten sonra biraz daha dikkatli olabilseler 4. golü bulabilirlerdi. En büyük problem defans arkasına atılan toplar... İlk yarıda bu şekilde atılan 3-4 toplarda çok büyük zaafiyet yaşandı.
Fernandes gerçekten mükemmel bir oyuncu. İstediği zaman sahada bambaşka bir kapasiteye çıkıyor. Vasat Beşiktaş kadrosunda bunu ne kadar yapabilecek bunu cidden çok merak ediyorum. Holosko’nun olduğu kanat iyi çalışıyor. Oyunda kaldığı süre içinde çok iyi işler yaptı. Ne yazık ki sol kanat hiç iş görmedi. Beşiktaş oyuncu kalitesinin düşük olması yüzünde pozisyon bulmakta zorlanıyor. Ancak iyi konsantre olup, mücadele ederek bu açığı kapattı. Ekstra iş yapabilecek, takımı taşıyacak Fernandes dışında bir futbolcu yok. Yıldızlar topluluğu Galatasaray maçın net favorisiydi. Ancak maçlar kağıt üstünde oynanmıyor. Derbilerde her zaman savaşan, iyi konsantre olan bir adım öne çıkar. G.Saray rakibinden daha az mücadele etti diye düşünüyorum. G.Saray defans 4’lüsünün ilk kez bu kadar çok hata yaptığını gördüm. Bu kadar birlikte oynayan defansın bu kadar uyumsuz olması çok enterasan. Emre Çolak, G.Saray kadrosunda çok ön plana çıktı. Ayaklarını kullanabilen, oyuna hükmedebilen bir futbolcu. G.Saray son iki sezonda çok önemli bir oyuncu kazandı. Hamit’in neden bu kadar oyunda tutulduğunu da anlayamadım. Hamit hem ben, hem de G.Saray için inanılmaz bir hayal kırıklığı yaşattı. Real Madrid’in gelen bir oyucunun bu kadar fizik olarak düşük kalması inanılır gibi değil. Fatih hoca iyi tahammül etti, daha erken alabilirdi. Melo’nun da neden çıktığını anlayamadım. Melo çıkınca, Selçuk da oyundan düştü. Göbekte Hamit-Selçuk olmuyor, dün akşam net olarak görüldü. Terim’in Umut, Elmander ve Burak konusunda mutlaka karar vermesi gerekir. Burak sonradan girdiğinde oyuna çok fazla motive olamıyor. Bu da Terim’in işini zorlaştıracak. Bu kadroyu bu sene yönetmek zor olacak. Umut banko oynamalı. Elmander karakterli bir oyuncu, sonradan girince iş yapar ama Burak yapamaz.
MAÇIN OLAYI: Hatalar gecesiydi. Cenk hata yaptı, iki takım savunmaları hata yaptı. Ancak çalınan komik penaltı inanılmazdı.
SERDAR ALİ ÇELİKLER: İKİSİNE DE TRANSFER LAZIM
ELMANDER vardı; Necati de, Sercan da... Umut geldi yetmedi Burak da alındı. Galatasaray Elmander-Umut ve Necati-Burak gibi harika ikililere sahip. Ama; buraya koca bir AMA koyalım; savunmada bu kalitenin yarısı yok. 2 yıldır ısrarla söylüyorum, Semih Kaya iyi bir stoper değil. Danny de sarsak bir oyuncu. 10 kişilik takıma baskı dahi kuramayan Fenerbahçe’den 2 gol yediler. Dün, oyun kuramayan; 3 pas yapamayan Beşiktaş’tan 3 gol yediler. Kasımpaşa 1 gol attı çok net 2 pozisyon kaçırdı. Yani Galatasaray harika hücum takımı olma yolunda ilerlerken savunmasını güçlendiremedi.
Beşiktaş karşısında sadece Umut hat-trick yapardı. Elmander iyi vuruş yapabilse ikilerdi. Selçuk, penaltı golü dışında 3 asist yapmış bir oyuncu olarak sahadan ayrılabilirdi. Savunma önünde Melo oturacaktır. Emre Çolak-Ceyhun alternatifleri de her zaman mevcut. Sol kanatta Emre Çolak’ın müthiş performansı sürüyor. Amrabat etkisini artıracaktır. Hamit’in tam formunu bulması devre sonunu bulur. Ayrıca Aydın, Burak; hatta Umut bu bölgede oynayabilir. Yani Galatasaray’ın kanatlarda; hücum hattında sorunu yok. Kaleci ve sağ bek sorunu da... Ancak sarıkırmızılılar Kaka ile uğraşacağına savunmaya kaliteli bir transfer yapmalı. Yenilen goller de verilen pozisyonların çokluğu da Şampiyonlar Ligi için hayra alamet değil.
Dünkü maçta oyunu oynamaya çalışan; pas yapan; gerektiğinde bekleriyle kanada inip pozisyon arayan takım Galatasaray’dı. Ancak Melo’nun Semih’in ve Hakan Balta’nın bireysel hatalarına forvetler yetişemedi. Galatasaray giderek daha etkin bir takım halini alacaktır. Ancak savunmaya katkı şart.
BEŞİKTAŞ’IN KALİTESİ ÇOK DÜŞÜK
Dünkü maça rağmen; olağanüstü mücadeleye rağmen bunu söylemek kolay değil. Ama Beşiktaş üzerindeki forması dışında son derece kalite zaafiyeti çeken bir takım görünümünde. Kaleci Cenk kaleci olamayacak. Artık bunun adını koyalım. “Kendine güven” ile “Laubaliliği” birbirine karıştıran bu oyuncu için 3 yıldır “Olacak; olacak” diyoruz. Ben de “Hayır, olmayacak. Laubalilik çözülebilir de adamda iş ciddiyeti de yok yetenek gelişmesi de” diyorum. Kale sorunu büyük. 4 savunma ve önlerindeki ikili kim olursa olsun (Toraman-Necip-Veli-Hasan) 3 pas yapamıyor. Tandemde Sivok dışında güven veren bir isim yok. Olcay ve Holosko dripling yapabilen ama klasik set oyununda pas yapamayacak isimler. En uçta Almeida-Batuhan-Pektemek oyunu rakip stoperlerin arasında oynayabilecek, ileride pas merkezi olabilecek isimler değiller. Özetle Fernandes dışında üst düzey oyuncu sıkıntısı büyük. Beşiktaş’ın Drenthe’yi aldığı söyleniyor. Böyle bir durumda sol öne kalite gelir ama transfer dönemi bitmeden savunma önüne 2 oyuncu kesin şart. Samet Aybaba da eldeki malzemeye göre bir sistem belirlememiş. Topu alan yardıra yardıra ileri gitme peşinde. Pas yapamıyorlar ama savunma da beceremiyorlar. Bu takıma 2 ön orta alan oyuncusu ve mümkünse bir forvet alınır Aybaba da biraz daha çalışırsa taraftarının müthiş desteği ile Beşiktaş etkili olur. Ama transfer olmazsa bu kalite ile çok ilerlenemez.
ÖNDER ÖZEN: İKRAMLAR DERBİSİ
Derbinin ilk yarısında 4 gol izledik. Aslında teşebbüs sayılarına baktığımızda 4 gol çıkaracak bir oyun yok gibiydi. Nasıl oldu bu?
Beşiktaş ilk gol girişimini yaptığında 32. dakika oynanıyordu. Olcay Şahan’ın şutunu izlediğimizde durum 1-1’di. Yani ev sahibi için ‘evet kaleye gitmekte zorlandı’ diyebiliriz. Ancak Galatasaray için bunu söylemek haksızlık olur. Zira ilk dakikalardan itibaren oyun üstünlüğün almış ve topa sahip bir G.Saray izledik. İlk yarının ortalarından sonra sıkça rakip kalede gol pozisyonu üretimi de başlamıştı. İlk yarım saatte konuk takımın baskısı Beşiktaş’ın saha boşaltmasına ve öne çıkmasına olanak vermedi. Sonuçta karşılıklı 4 gol izledik ve ilk yarı 2-2’lik eşitlikle bitti ancak 4 golün oluşumuna baktığımızda ‘kaliteli ataklardan’ söz edemeyiz. Beşiktaş’ın ilk golü Melo’un ters kafasıyla, ikincisi ise Semih’in topu tehlikeli bölgeden uzaklaştırmak isterken rakibe atmasıyla gelişti. G.Saray’ın ilk golünde Uğur Boral kafayla topu Elmander’in önüne atmıştı. Umut’un attığı golde ise kornerden gelen top Pektemek’in temasıyla Umut’un önünde kalmıştı. Bazen böyledir. Pozisyon üretememek sorundur. Ürettiğini atamamakta öyle. Biz bardağın dolu tarafına bakalım. İki takımın da ikramları geri çevirmediğini görelim.
İkinci yarıda yüksek tempo ve heyecan vardı. İkramlar da devam etti diyebilir miyiz?
Holosko’nun golünde, atağın sonunda Hakan Balta’nın bir ikramı vardı. Ancak Beşiktaş’ın çabuk olgunlaştırılmış atağına haksızlık etmeyelim. Olcay Şahan başarıyla sürekledi bu atağı. Kalan 40 dakikanın büyük bölümünde ligin başı için iyi sayılabilecek bir tempo üretti iki takım. Pas, oyun ve atak üstünlüğü yine Galatasaray’ındı. Melo, Hamit ve Elmander’in yerlerine giren Aydın, Burak ve Amrabat pozisyon üretiminin içinde olan oyunculardı. Selçuk’un penaltı golüne kadar G.Saray epey baskı kurdu. Beşiktaş ise çok ciddi bir efor koydu sahaya. Alkışlanmalı.
Maçın yıldızları?
Beşiktaş’ta Olcay, Holosko ve Veli Kavlak yüksek performans ve katkıyla oynadılar. Konuk takımda ise Umut Bulut ve Selçuk İnan takım ortalamasının önündeydiler. Beşiktaş seyircisini de unutmamak gerekir. Maça tempo verecek kadar etkiliydi taraftarlar.
Penaltı için hakemin ikramı diyebilir miyiz?
Belki.
ALİ GÜLTİKEN: ÖNYARGILARI KIRMAK
BEŞİKTAŞ, tarihi ve enteresan bir sürecin içerisinde geçiyor. Yaklaşık 30 yıldır bu camianın içerisindeyim. İlk defa Beşiktaş takımının bu kadar negatif şartlarda bir derbiye başladığını ve oynadığı görüyoruz. Bunda; kadrodan önce, takımın son 3 ay içerisinde yaşadığı süreçlerin ve oluşturulan kamuoyu algısının büyük etkisi büyük. Çok yetersiz, etkisiz ve çok çabuk dağılacak bir kulüp ve takım algısı ortaya çıktı. Maalesef bu da teknik heyetin ve oyuncuların üzerinde çok büyük bir baskı oluşturuyor. Bunu oyunun ilk bölümünde net bir şekilde gördük. Eldeki oyuncu kadrosu; mücadele etmeye müsait, koşan ve bunun yanında yeni gelen oyuncularla da kendini yeniden ispat etmeye çalışan futbolculardan oluşuyor. Fakat oluşan baskı, takımın da yapabileceklerinin ve kapasitesinin tamamının ortaya çıkmasına engel oluyor. Bunu da yine özellikle oyunun ilk 45 dakikasında bu şekilde gördük. “Bu kadro Beşiktaş’ı şampiyonluğa götürebilir mi” sorusu, önceden de söylediğimiz gibi, çok onay göremese de bu kadar da olumsuz bir görüntü ve bakış açısını da haketmiyor. İlk yarıda gelen goller, takımın kendine olan güvenini geri getirmesi açısından önemli bir şanstı. Fakat çok kısa sürede yenen goller ise rakibin insiyatifini devam ettirdi. İkinci yarı başlarken yapılan Amrabat-Melo değişikliği bu yapının ikinci yarıda da aynı şekilde uygulanması için Fatih Hoca tarafından yapılan önemli bir hamleydi. Fakat ikinci 45 dakikaya baktığımızda, bu düşüncenin Sarı-Kırmızılılar açısından çok da yerini bulmadığını gördük. Beşiktaş karşılaşmanın ikinci yarısını, çok daha hakim, oyuna denge getiren, pozisyon bulan, Galatasaray’ı ciddi sıkıntıya sokan bir takım görüntüsünde oynadı. Üçüncü golden sonra yakalanan fırsatlar golle sonuçlansa, Galatasaray beklemediği büyük bir şoku yaşayabilirdi. Ayrıca;hakem Bülent Yıldırım’ın verdiği penaltı kararı çok tartışılacak. Beşiktaş’ın özellikle ikinci yarıda ortaya koyduğu performansın karşılığı olan
3 puanın kaybedilmesi dolayısıyla da gündemde önemli bir yer tutacak gibi görünüyor. Böyle bir maçta, bu kadar çok negatif bakış açısının olduğu bir ortamada 3 gol atabilmek Siyah-Beyazlılar için önemli bir başarı. İkinci yarı oyunu dengeye getirmek ve başa baş oynamak da önümüzdeki süreç için ciddi bir güven takviyesi. Önyargıları kırıp, takımın ortaya koyabileceği performansın yanında, yapılacak birkaç takviye, Beşiktaş’ı tekrar tüm problemlere rağmen ligin içinde önemli bir konuma getirecektir.
Kaynak:Habertürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder