6 Ekim 2011 Perşembe

G.Saray'dan F.Bahçe'ye sürpriz destek!

Beşiktaş'ta son anda yabancı milli oyuncuların kadrodan çıkarılmalarını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ortada büyük bir ihmalkarlık ve skandal var. Ama bu skandalın tek sorumlusu Beşiktaş değil. Federasyon da en az Beşiktaş kadar hatalı. Portekiz Milli Takımı'nın kadrosu 30 Eylül'de açıklanmış. Beşiktaş farkında  değil. İki gün sonra ortalığı ayağa kaldırıyor. Kurallar belli. 5 gün  önceden oyuncuyu milli takımına yollamak zorundasın. Bugüne kadar  Portekizliler anlayış göstermiş olabilir. Ancak bu kez Quaresma'ya her  zamankinden daha çok ihtiyaçları var, olası bir sakatlık riskini de göze  alma şansları yok. Zaten Almeida'nın sakatlığı nedeniyle zor durumda  kalmışlar. 30 Eylül'de kadro açıklandığında Portekiz federasyonu ile hemen temas kuracaksın. Ama belli ki Beşiktaş'ın profesyonellerinin aklına bile  gelmemiş. Belki de "1 günden bir şey olmaz, hallederiz" demişler. İşini  yarım yamalak yaparsan olacağı budur. Ki bu kulübün bünyesinde bu işleri  yürütmekle görevli kimbilir kaç kişi çalışıyor?

Ne oldu? Bağırsanız çağırsanız da uçağa koyup göndermek zorunda kaldınız.  Bir Quaresma'nın yokluğu da Beşiktaş'ı bu kadar etkilememeli ama Antep'te  ortaya konan futbol da ortada. Maalesef işin gerçeği şu ki, Q7 yoksa  Beşiktaş'ta yok. Rakip kaleye bile zor gidiyor. Pozisyon bulamıyor. Bursa'da Q7 oyundan atıldıktan sonra Beşiktaş kazanmış olabilir. Ama geçen sezondan bu yana genele bakarsanız Quaresma'nın Beşiktaş için nasıl vazgeçilmez bir  isim olduğu çok net ortada.

Federasyon kanadına gelirsek...
"Beşiktaş pazartesi günü oynamayı özellikle istedi" diyorlar. İstediler  tamam da kardeşim federasyon ne iş yapar? Milli maçlar öncesinde Avrupa'da hangi ligde pazartesi gününe maç konmuş. Adamlar kuralları biliyor,  kurallara saygılı. Takımlarının da menfaatini düşünüyor, profesyonelce  çalışıyor.

Şike olayları nedeniyle zor günler geçiren Fenerbahçe, yoluna devam ediyor. Fenerbahçe'nin başarısının arkasındaki sır ne?
Şike suçlamaları Fenerbahçe camiasını belki de tarihinde görülmemiş şekilde kenetledi. Bırakın yönetim, taraftar, teknik heyet, futbolcu birlikteliğini, muhalefet bile yapıcı davranıyor. Bu süreç özellikle futbolcuları ve Aykut  hocayı çok etkilemiş. Aykut Kocaman tam bir lider oldu. Ali Koç, Nihat Özdemir zaman zaman çıkıp açıklamalar yapıyorlar ama bana göre şu süreçte camianın en önemli lideri Aykut Hoca. Açıklamalarıyla, duruşuyla takımı ayağa kaldıran da O.

Futbolcular da üzerlerine yapıştırılmaya çalışılan lekeyi kabullenmiyorlar, sindiremiyorlar, kendilerine yediremiyorlar. Biliyorlar ki;  onlar şampiyonluğu sahada hak ederek, alınteri akıtarak, gözyaşı dökerek kazandılar. Saha dışında ne yapıldıysa onlar dışında gerçekleşen olaylar. Onlar, sahada dişe diş mücadele ortaya koyanlar. Bu sezon yine şampiyon olup, üstelik geçen sezonki rekorlarını da kırarak şampiyon olup meydan okumak istiyorlar adeta. Bu ruh halleri  açıklamalarından, gol sonrası sevinçlerinden bile belli oluyor. Takım tüm  olumsuzlukları kendi içinde sinerjiye çevirmeyi kısa sürede başardı.

İstanbul Büyükşehir Belediyespor-Fenerbahçe maçında hakem Cüneyt Çakır
eleştirildi. Bu eleştiriler haklı mıydı?
Eleştiriler kesinlikle haklı. Açıkcası Avrupa'daki Cüneyt Çakır'ı Spor Toto Süper Lig'de arar olduk. Gökhan Gönül'ün gözgöre göre kasıtlı elle  oynamasını, haliyle kırmızı kartı atlamasını Cüneyt Hoca'ya yakıştıramadım. Bir tek Cüneyt Çakır değil elbette. Bence hakemler bu sezona çok da iyi başlamadı. En büyük sorun kararlarda yine standartı yakalayamamaları. Son hafta Beşiktaş'a gösterilen iki kırmızı kart da bana göre çok ağır. İsmail'in kartında pozisyon zaten ofsayt. Diğerinde ise pozisyonun bariz gol şansı ile alakası yok. Antepli futbolcunun çevresinde 3-4 Beşiktaşlı  futbolcu var.

Trabzonspor, Burak Yılmaz'a mahkum kalır mı?
Trabzonspor Burak Yılmaz'a kalmasa daha iyi olur. Burak, Şenol Güneş'in elinde hayata döndü. Bu sezona da çok iyi başladı. Bordo-Mavililerin gol  yollarında elbette yine en büyük kozu olacaktır ama ilerleyen haftalarda  takım arkadaşlarının katkısı gelecektir. Sadece Burak'la bu lig bitmez.

Haftanın olayı sizce nedir?
Haftanın olayı bana göre saha içinde değil saha dışında. 3 Temmuz'dan bu yana hemen hemen yaptığı her açıklamada Fenerbahçe'nin küme düşürülmesi gerektiğine işaret eden, bunu açık açık söylemeyen ama ima eden Galatasaray'ın bir anda Fenerbahçe'nin yanında yer almaya başlaması. Değişiklik yapılması planlanan şiddet yasasında şikeye hapis yerine para  cezası gündeme geldiğinde "Öyleyse şike serbest olsun" diyen Galatasaray son  toplantıda bu yöndeki değişikliğe onay verdi. Başkan Ünal Aysal, Fenerbahçe  ile ilgili olumlu sözler kullanmaya başladı. Ne oldu, neler yaşandı da  Galatasaray'ın görüşü bir anda değişti?

Haftanın ayıbı ise artık bir klasik haline geldi. Fenerbahçe'nin her maçının  61. dakikasında Trabzonspor aleyhine yapılan şirkin tezahüratlar. İşin  kötüsü Fenerbahçeli yöneticiler bu protestoyu engellemek adına kılını kıpırdatmıyor, federasyon da izlemekle yetiniyor.

Milli takım Almanya karşısında nasıl bir performans gösterir? Mesut Özil ıslıklanır mı? Islıklanırsa bu olayı nasıl değerlendirmeliyiz?
Hiddink gerçekleri söyledi ama tepki gördü. Almanya elbette bizden çok önde. Ligimizde oynanan futbol ortada. Milli takımdan ne derece iyi futbol  bekleyebiliriz. Ama futbol bu. Sürpriz sonuçlara her zaman için açık bir  oyun. Zaten onun için de cazip. Üstelik futbol olarak her ne kadar  Almanlar'dan geride olsak da son derece yetenekli oyuncu grubuna sahibiz.  Sürekliliğimiz, istikrarımız yok da iyi günümüzde olduğumuzda da  yenemeyeceğimiz takım yok. Yenilgiyi peşinen kabullenecek halimiz de yok.  Karşımızda kaybetmeyen bir takım var. Böyle bir rakibi yenme düşüncesi bile  bizim için ayrı bir motivasyon olacaktır. Mesut Özil'in ıslıklanacağını ise  sanmıyorum.


Kaynak:Habertürk

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder