Bir çernobil iki Beşiktaş beni kanser ediyor. Çernobilden kurtuluş yok ama Beşiktaş beni yaşarken öldürüyor.
Maç başlıyor... Kartal sağdan soldan heryerden geliyor... Ama sadece rakip ceza sahasına kadar. Sonrası yok...
İki pozisyon beni deli ediyor... Tabata'nın sahanın azizliğine takıldığı şutu, Holosko'nun harika hareketiyle topu sağdan sola çekip vurduğu an, ahhhh...
Koşan, top yapan, paslaşan, ama adı ister şanssızlık olsun ister beceriksizlik ne olursa olsun sonucun gelmediği, Beşiktaş taraftarının adeta kanser olduğu bir ilk 45 dakika...
Düşünüyorum bu kadar çok koşan bir takım ikinci 45 dakikayı çikarabilir mi. Çıkarıyor... Ama inaniyorum ki taraftarını adeta kanser ederek...
İlk yarı saldırdığımız saha tam anlamıyla tarla... İnönü 'Bulgar Gümrüğü gibi. Biz saldırıyoruz, o bize zorluk çıkarıyor derken ikinci yarı İnönü de bizden yana... Bu sefer saldırdığımız kale sahası ehhh işte kabul edilebilir cinsten...
İkinci 45 dakika Beşiktaş daha da bir saldırıyor.
Dakika 53... İbrahim şık bir topuk hareketiyle topu rakipten kurtarıyor ve İbo yerde. Faul ama kart yok...
2 dakika sonrası İbo'ya yine faul ve bu sefer sarı kart.
Dakika 55. Nobre kafayı vuruyor, rakip de Nobre'nin kafasına kafa koyuyor. Top dışarı Nobre kenara tedaviye gidiyor.
Dk 58 Quaresma sahada. Holosko dışarıda.
66. dakikada Guti ilk kez şut çekiyor ama...
69. dakika... Ah Tabata... Penaltı noktasından vuruyor ama kaleci çeliyor.
İlk yarı bulamadığımız pozisyonları ikinci yarı buluyoruz. Tek kale maç oynuyoruz adeta...
Ara ara rakip kalemize geliyor... Hem de defans güvenliğini bıraktığımız anlarda... Ama talih bizden yana...
Dakika 74... Rakip kontratakta... Ofsayt yok ve bravo Hakan.
Dakika 75...Top kuş gibi Hilbert'in önüne düşerken Hilbert vuruyor ve kaleci de adeta kuş gibi uçup tutuyor meşin yuvarlağı...
Dakika 83... Penaltı mı evet ama hakeme göre hayır... 'Evet mi hayır mı' diye referanduma mı gitmemiz lazım illa...
Dakika 84... Guti... Ama yine olmuyor. Ters köşeye sağ çaprazdan sol ayağıyla terse vuruyor ama...
Dakika 62... Q7 topu kaptırıyor ama kendi yarı sahasına bir koşuyor pir koşuyor... Ve topu rakipten söküyor... Yüreğimin yağları eriyor...
Ve kartal gol gol gol...
1-0 olsun bizim olsun diyoruz ama dakikalar müsaade edecek mi. ediyor... Son dakika... Guti yolluyor, adrese teslim gelen postayi bulgar gümrüğünden Ernst sınır dışı ediyor...
Gooooolll... Son dakikada ama olsun. Hani deriz ya 1-0 olsun bizim olsun... Ve 1-0 oluyor bizim oluyor...
Alkışlar Besiktaş'a...
Alkışlar futbolculara...
Alkışlar teknik heyete...
Yönetime de alkişlar olsun...
Ama benden kocaman bir alkış İbrahim Üzülmez'e...
Karadeniz'in hırçın dalgalarını aratmayacak yürekle oynayan, rakibi sürklase eden, topu göstermeyen, yaşını hatırlatmayan nam-ı diğer Deli'ye 90 dakika boyunca deli oldum ben...
Gerçekten İbo kaç yaşındaydı... Banane, sanane, kime ne...
Bu maç berabere bitseydi en fazla İbo için üzülürdüm ben...
Sahi kaç yaşında geldi İbo Beşiktaş'a ve kaç teknik adam yerli yabancı ondan vazgeçmedi-vezgeçemedi...
Hadi iyi geceler... Derbide görüşmek üzere...
Kaynak:Habertürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder