Erdem EROL
HABERTURK.COM Spor Müdürü
eerol@haberturk.com
‘Türkiye’de 1960 yılların futbolu oynanıyor’ demiş Schuster!
Yalan mı? Dibine kadar doğru…
Vay efendim nasıl dermiş…
Adam demiş işte, hem de doğru demiş!
Beşiktaş kötü gidiyormuş, madem o kadar biliyormuş kendi takımını oynatsaymış vs vs.
Bırakın Beşiktaş’ın ne oynadığını-oynamadığını, siz kimin söylediğine değil ne söylediğine bakın. Söyleyen ha Schuster olmuş ha Hans olmuş fark eder mi? Gerçekleri göz ardı edebilir miyiz, üzerini örtüp, kafamızı kuma gömebilir miyiz?
Ülke futbolu, kulüplerin yönetim anlayışından tutun futbolcuların profesyonelliğine ve taraftarın bakış açısının kısırlığına varana kadar baştan aşağı sorunlarla dolu!
2000’li yıllara gelene kadar kulüp ve milli takımlarımızın durumu ortada. 2000’den sonra gelen başarıları bırakın bir adım ileriye taşımayı, koruyamadığımız gibi fersah fersah gerilere düştük.
Yalan mı?
Eğri oturalım, doğru konuşalım.
Biz futbolu durarak oynuyoruz...
Biz futbolu küfür ederek seyrediyoruz...
Biz futbolu çok seviyoruz ama nefrete dönüştürüyoruz.
Biz... Biz... Biz...
Sorun bizde!
Futbol futbol olalı, böyle eziyet görmemiştir herhalde!
Topa giriyoruz, rakibe vuruyoruz, hakeme dalıyoruz, koltukları söküyoruz, ateşe veriyoruz ve stres atıyoruz.
Ve en önemlisi, hazmedemiyoruz.
Başarıyı-başarısızlığı...
Golü atmayı-yemeyi...
Kısaca biz futbolu hazmedemiyoruz!
GAZETE HABERTÜRK yazarı Umur Talu’nun ‘Duvar delen top’ başlıklı yazısını okudunuz mu?
Okuyun o zaman…
Yazının başlığını, Umur Talu’nın yazısının son cümlesi olan “Bunlar ‘Anarşist’ mi ne”
olarak seçtim. Okuyun ve kafalarınızı kumdan çıkartın.
Görün artık, dünya futboluyla bizim futbolumuzun arasındaki çağ farkını!
DUVARI DELEN TOP
A) 30’uncu dakika Barcelona’nın “topla oynama yüzdesi” 62, sonuç 2-0. 90’da Galatasaray’ın “topla oynama yüzdesi” 62, sonuç 0-2. 90’da Barça yüzde 67’ye çıktığında, öteki çok iyi takıma karşı skor 5-0. Fark, “ayakla oynama”dan ziyade, “kafayla oynama” olabilir mi?
B) Galatasaray 26 “ceza sahasına orta” yaptı. Saymadım, kimse saymadı zaten; Barça üçü, beşi geçmez. Demek çok manalı bi şi değil! Onlarca sallama orta, çöpe atılan onca hücum belki de!
C) Galatasaray’ın (ötekilerin) “santrfor eksiği var” değil mi? Hatta “pivot” filan! Peki Barcelona santrforu kim? Villa mı, Messi mi, Pedro mu yoksa Xavi mi? Defansın kucağında dikilip “sağlı sollu orta” bekleyen bir Katalan var mı? Yoksa “santrfor” Villa hep soldan (sağdan) içeri mi kat ediyor?
D) “Hep sırtı dönük top almak zorunda kalınca etkili olamıyor.” Bildiğiniz maval! Barcelona’da Xavi, Iniesta, Messi’nin genellikle sırtı öteki kaleye dönükken top alıp kaç hücum geliştirdiğini görmediniz mi?
E) Bizde “10 numara eksiği” sorun. Forması 10 ama, orada Messi mi o? Yoksa Xavi, Iniesta mı hepsi mi? Nedir bu “10 nümero”! Peki “defansif ön libero” kaç kişi?
F) 6 artı 2 artı 2 yabancı... İyi yabancı şart! Barcelona’da “yabancı” kim? Sahada Abidal, Alves, Keita dışında kim? Messi “Arjantinli” ama altyapıdan! Krkiç Balkanlı sanki, ama doğuştan Katalan. “Yabancı”, Katalan olmayan İspanyollar mı?
G) “Altyapı” deyip duranların, kulübeye mecburi bir, iki çocuk oturtanların hayal gücüne, “şahane oynayan” 14 oyuncunun tam 10’unun altyapıdan olması sığar mı?
Sizin hiç, kulübünüze 10 yaşında gelmiş Valdes, Pique, Xavi‘niz; 12’sinde gelmiş Iniesta’nız, 13’ünde gelmiş Messi‘niz, 16’sında Jeffren’iniz, Krkiç’iniz, 17’sinde gelmiş Busquets, Pedro, Puyol’unuz oldu mu? Olmuştur da, hepsi birden bir takım oldu mu? Başlarına 13’ünde Barcelonalı olmuş Guardiola koyabildiniz mi? Belki sizin “alt” dediğinize onlar “yapı” diyor. O yüzden adı “Akademi” olmalı Hocam!
Barcelona sadece Real’e 5 atmadı; sakız gibi çiğnediğimiz onca şablonu yerle bir ediyor hep. Bizim kulüplerde, tribünde, medyada duvar deliyor. İspanya “milli” takımını da uçuran “Katalan kimliği”yle, her birimizin zihin surlarını dövüyor!
Bunlar “anarşist” mi ne!
Kaynak:Habertürk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder